- 24-07-2016 17:03
- 18408
İnsan nasıl bir kinle nasıl bir nefretle böyle sözler sarf edebilir anlamış değilim. Bugüne değin Selahattin Demirtaş’tan duyabileceğime ihtimal vermeyeceğim sözler ve yaklaşım tarzı.
Selahattin Demirtaş darbe girişiminden sonra 18 Temmuz tarihinde Yeni Özgür Politika gazetesinden Osman Oğuz’a bir röportaj verdi. Peşinen uyarmakta fayda var. Gazetenin sitesine ulaşmaya yeltenmeyin. Çünkü maalesef ki siteye erişim yasaklanmış.
Röportaja dönersek başta da söylediğim gibi Demirtaş için çok talihsiz açıklamalar olmuş. Röportajın daha en başında, gerçekleşen darbe girişimini, “darbecilerin darbecilere karşı darbe girişimi” olarak tanımlayan Demirtaş en başta bu tanımıyla yanlış yapmış, HDP gibi gücünü gerçek anlamda halktan tabandan alan bir siyasal hareketi AK Parti’yi dayanaksız bir şekilde abuk sabuk bir tanıma sıkıştırmıştır. Mevcut iktidarı sevin ya da sevmeyin darbeci olarak eleştireceksek ve kendi içinde tutarsız “sivil darbe” ifadesine sıkıştıracaksak o zaman HDP de askeri bir siyasal partidir denebilir. Bunun nerelere kadar çekilebileceğini varın siz düşünün.
Demirtaş’ın, röportajın bir yerinde girişimin yaşandığı saatlerde ise PKK’nin “fırsatçılık” yapmadığını söyleyerek: “Bu girişimi fırsata çevirip Kürt gerillası, birçok şehre girebilirdi. Fakat bu, darbeci anlayışın ekmeğine yağ sürmek olurdu. Kürt hareketi, iki darbeci arasında seçim yapmayarak, halkın demokrasi mücadelesinde ısrarcı, onurlu bir duruş sergilemiştir.” Diyerek aslında bir nevi bu da yapılabilirdi demeye getirmiyor mu? Tıpkı meydanlara çıkan Hizbullah’ın onlara (ki onlardan kasıt HDP hareketidir) saldırabilirdik ya da Kıbrıs Rum kesimi eski vekili Hristos Rotsas’ın “Türkiye’deki darbe gecesi büyük bir fırsat kaçırıldı. Türk işgal ordusuna baskın yapabilirdik. 43 bin Türk askeri esir alınabilirdi” demesinden farksızdır. Ve bunun benzeri siz de mahallenizdeki bakkala inip, o gece aslında raflarını yağmalayabilirdim ama yağmalamadım bak gördün mü ne kadar iyi bir insanım diyebilirsiniz. Yani elin Rumu fırsatı kaçırdık diyor Demirtaş fırsatçılık etmedik diyor. Ama temel de yukarıda zikrettiğim bütün örnekler aynı hin düşüncenin ürünüdür.
“Evet, IŞİD’çi bir kafa, bir güruh, Hüda-Parlısıyla, AKP’lisiyle bütün dinci, gerici gruplar, meydanlarda güç gösterisi yapıyor ve demokrasiden ne anladıklarını da gösteriyorlar.”
“bu gerici grup, bırakın demokrasi için umut vaat etmeyi, büyük bir tehdittir. Bunlara karşı da bir mücadele göze alınmak zorundadır. Çünkü her alanda bunlar daha da pervasızlaşacaktır. Her alanda daha da cüretkâr davranmaya çalışacaklar. Kürtlere, Alevilere, solculara, ilerici güçlere karşı linç kampanyaları hatta katliam girişimleri olabilir. Çünkü bu güruh artık kendini daha da güçlü hissedecektir. Bu bir yanılgıdır ama yanılgılarını anlayabilecek kapasiteleri yoktur bunların. Bu gerici kafa, tarihsel analizden yoksundur, reel politik tespitleri doğru yapmaktan yoksundur, toplumun iç dengelerini anlamaktan yoksundur. Bütün bunları anlamayan bir zihniyet, kaba güce dayanarak her şeyi değiştirebileceğini düşünüyor.”
Yukarıda hayretle okuduğunuz sözler Demirtaş’a ait. Meydanlara çıkan ve iktidar yanlısı ya da değil darbeye karşı eylem yapan bir halkı böylesine alçakça karalamak böylesine iğrenç bir şekilde tanımlamak, her gelişmede halkı sokağa davet eden Demirtaş’a yakışmadı.
6-7 Ekim olaylarında sokağa, meydanlara çağırdığı halkın içerisinde kendini bilmez kimi grupların yağmalama ve linç eylemlerinin akabinde, hatırlayın Demirtaş ne demişti: Büst ve bayrak yakanları kınıyorum. Peki, yağmalama, peki sivil insanlara saldırılar, linç edilenler, vurulanlar, balkondan atılanlar, öldürülenler peki? Büst ve bayrak yakanları kınıyorum.
Keşke yine sadece büst ve bayrağa, meclise saldırıyı kınasan ve sussaydın.
Belli ki Erdoğan’a karşı her hamlenin Erdoğan’ın lehine dönmesini hazmedemeyip devreleri yakmış. Halkı yakmasaydı keşke.