- 04-03-2015 20:45
- 23766
Dünyada güneşlenme oranı en yüksek ülkelerden olan Türkiye’nin en çok güneş alan bölgesinde bu enerjiyi elektriğe çevirme çalışmaları, yasal düzenlemeye rağmen karınca hızında ilerliyor.
Ilısu Barajı’nın kapladığı alanların, sadece tarıma elverişsiz alanlarını ve harcanan sermayenin çok az bir kısmını kullanarak elde edilecek elektrik enerjisi, Ilısu Barajı’nın üreteceği enerji miktarına denktir. Üstelik çevreye zarar vermeden!
Tarım arazilerimiz ve kültürel mirasımızın yanında, milyarlarca dolarlık milli sermaye kaybına yol açan barajlardan, çok daha verimli ve pratik olan bu çalışmaların, yasal düzenlemelere rağmen, birilerinin keyfi uygulamalarından dolayı aksatılması, hem bölge insanına, hem çevreye, hem de ülkemize yapılan en büyük kötülüktür.
Almanya gibi güneşe hasret bir ülkede, elektrik enerjisinin % 20’si güneş enerjisinden karşılanmaktadır.
3 Ilısu Barajı eden bu enerji potansiyeli, maalesef güneş zengini olan ülkemizde, dikkate bile alınmamaktadır.
Daha doğrusu çıkarılıp takip edilmeyen yasalar yüzünden, yapmak isteyenlerin bile şevki kırılmaktadır.
En az güneş alan noktası, Almanya’nın en çok güneş alan bölgesinden daha çok güneş alan ülkemizde, iyi niyetli girişimler ve mevzuatlar var ama bunların kontrol ve denetiminin, özel sektöre bırakılması ciddi sorunlara yol açmaktadır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, (EPDK) Kanundan aldığı yetki ile 2013 Mayıs ayında Lisanssız elektrik Üretimi ile ilgili bir yönetmelik çıkardı.
Bu yönetmeliğe göre kişi veya kuruluşlar üst sınırı 1 MW (1000 kVA) yani yaklaşık 300 hanenin ihtiyacını karşılayacak güce kadar elektrik üretimi yapabilir ve fazlasını da devlete satabilirler.
Bu yönetmeliğin amacı, tüketicilerin elektrik ihtiyaçlarının tüketim noktasına en yakın üretim tesislerinden karşılanması, arz güvenliğinin sağlanmasında küçük ölçekli üretim tesislerinin ülke ekonomisine kazandırılması ve etkin kullanımının sağlanması, elektrik şebekesinde meydana gelen kayıp miktarlarının düşürülmesidir.
Bu öngörüye uygun olarak ülke genelinde ilgili elektrik dağıtım şirketlerine yüzlerce lisanssız elektrik başvurusu yapılmış olup, onlarcası proje onaylarını da bitirip kurulum safhasına geçmişlerdir.
Yönetmeliği yapan EPDK lisanssız elektrik üretimi ile ilgili iş ve işlemlerin yürütülmesini her biri ayrı özel şirket olan dağıtım firmalarının yapmasını uygun görmüş. Ancak burada rekabete aykırı davranılacağını, dağıtım firmalarını alan holdinglerin bu hakkı suiistimal edebileceğini hesaba katmamıştır.
EPDK bir yerde, kuzuyu kurda teslim etmiştir.
Ayrıca, 2014 yılında ivmelenen yenilenebilir enerji yatırımlarına Kalkınma ajansları ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKKD) Avrupa fonlarından 500 bin TL’ye kadar hibe vermektedir.
Ama bu desteklerin ilk şartı, lisanssız elektrik izni almış olmak olduğundan, bölgemiz bu nimetlerden kısmen mahrum kalmıştır.
Doğa için, çevre için, ekonomi için, yaşanabilir bir dünya için, olması gereken, bu işi cazip hale getirip, teşvik etmektir.
Anladığım kadarıyla devlet çok geç de olsa bunu yapmaya başlamış. Ama bu çalışma da atladığı bir şey var, en az milli güvenlik kadar stratejik olan böyle bir sektörün, gelişiminin yine bir özel sektör kuruluşunun insafına bırakılmış.
“Yasa belli, yönetmelik belli, özel sektörde olsa işin işleyişi değişmez” diyebilirsiniz.
O zaman bende size, “siz Türkiye’de yaşamıyorsunuz” derim.
Çünkü özel bir firma, kendi onayına bağlı bir işin olmasını istemiyorsa, o iş olmaz bu memlekette!
Yol bozulur, karınca yuva yapar, rüzgâr çıkar, evrak uçar, yağmur yağar ve bu iş sele kapılıp gider… Bunun için de Enerji Bakanlığı ve EPDK yetkililerinin tüm teşviklere rağmen, en çok güneş alan bölgelerin niye yeterince proje üretmediğini incelemesi gerekir.
Bunu yaparken de tüm muhataplarla görüşmesi, vatandaşın görüşlerini de yetkilendirilmiş kişilerinin görüşleriyle denk tutması gerekir.
Hepimizin yenilenebilir enerji, yani güneşten veya rüzgârdan enerji üretme işine sahip çıkmamız gerekir.
Petrol biter, su biter, bor veya uranyumda biter ama rüzgâr ve güneş bitmez!
Aynı zamanda su ve güneş size bu enerjiyi verirken, tarım arazilerini, tarihi, doğayı ve ekolojik dengeyi de bozmaz…
Daha aydınlık yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…