- 30-08-2021 15:54
- 30-08-2021 15:56
- 7270
Mevzu Kürdün ana dili olunca nasıl da acımasız davranıldığına bir kez daha şahit olduk.
Magazinci Didem Arslan Yılmaz'ın bir televizyon programında konuklarından birinin Kürtçe konuşmaya başlaması ile gösterdiği tepkiyi, doğrusunu söylemek gerekirse çok da yadırgamadım.
Çünkü Kürtçe diline ve Kürtlere yaklaşım biraz da ülkedeki siyasi iklim ve yaklaşımla ilgilidir.
Özellikle 2000–2010 yılları arasında tüm ülkede olduğu gibi ana akım medyada da Kürtçe modası vardı.
Kürtçe bilen, bilmeyen herkese televizyon programlarında yer veriliyordu.
Yazılı ve görsel basında haberler, magazin programları, tartışma ve müzik programlarında Kürtçeye yer verilirdi.
Ama şimdi tam tersi bir durum söz konusu.
Didem Aslan’ın konuğunu sustururken sarf ettiği sözler gibi Kürtçe dilinin ve Kürtlerin varlığı bile neredeyse tartışma konusu. Dikkat edin “Doğu Dili” diyor.
Yıllarca Kürtlere Doğulular, Şarklılar diyenler şimdi de Doğu Dili demeye başladı.
Hele hele kendisi Kürt olan biri bile bu kadar inkarcı bir yaklaşımda bulunuyorsa başkaları kim bilir ne düşünüyordur?
Didem Aslan ve kendisi gibi düşünenler Kürtçe dilini kabul eder etmez o kendileri bilir ancak,
Tüm yasaklamalara, inkara ve baskıya rağmen halen Kürtçe, dünyadaki en zengin 9. dildir.
Irak, İran, Suriye ve Türkiye’de en çok konuşulan 2. dildir.
Ancak ne yazık ki bu kadim dilin ve kültürün değerini başta ne Kürtler ne de iç içe yaşadıkları halklar biliyor.
Hal böyle olunca Didem Aslan gibileri çok rahat bir şekilde Kürtlerin en önemli değeri olan dilerini konuşmalarını engelleyebiliyor.
Kürtlerin dili, kültürü ve değerlerine saldırmak söz konusu olunca sınırsız bir özgürlük var.
Çünkü bu dil yıllardır yasaklıdır bu ülkede.
İnsanlar ana dillerinde türküler söyledikleri için cezaevlerine konuldu.
Cezaevi şartlarında bile tutsakların, Kürtçe bilmeyen anneleri ile iki kelime konuşmalarına izin verilmedi.
İpek Ateş’in 12 Eylül döneminde oğlunu cezaevinde görmeye gittiğinde Türkçe bilmediği için tek cümle ile ‘Kamber Ateş nasılsın?’ gerçeği var.
Ama Türkiye eski Türkiye değilse de halen Didem Aslan kafasında olanlar var.
Program sonrası Aslan’a bölgede başta AK Parti’li siyasiler olmak üzere, birkaç milliyetçi parti hariç tüm siyasilerden tepki yağdı.
Bölge Baroları tepkilerle yetinmeyip dava açtılar.
Ülkemizde bu ayrımcılık içeren bu üzücü olay yaşanırken daha çok Kürtçe eserler seslendiren Aynur Doğan’a Uluslararası Dünya Müzik Fuarı Womex 2021 Sanatçı Ödülü verildi.
Womex, Doğan'ın özellikle Kürt ve Alevi kültürünün korunmasına yönelik çalışmaları, siyasi baskı karşısında sanatıyla gösterdiği sağlam duruş ve sanatçılar için örnek teşkil etmesi nedeniyle bu ödüle layık gördüğünü duyurdu.
Müthiş sesi ve Keça Kürda eseri ile hafızalarda yer edinen milyonlarca hayranı olan Aynur’un elde ettiği bu başarı, ana akım medyanın ne görsel ne de yazılı basınında haber olarak yer almadı.
Oya Aynur bu ülkenin ve bir halkın önemli değeri, onurlu bir sanatçısıdır.
Şayet Kürt sanatçı olmasaydı şimdi Türkiye’deki sanatçılar arasında en büyük stardı ve bu aldığı son ödül büyük yankı bulurdu.
Ama Didem ve kendisi gibi düşünenler için Aynur’un başarısının haber değeri olmadı, başarısından hiç söz etmediler.
Zaten şayet Didem, Aynur Doğan’ı tanımış olsaydı bu hataya da düşmezdi.
Biz bu yaklaşımı ve zihniyeti ‘Kürtçe bir klip yapacağım’ diyen Ahmet Kaya’ya saldıran güruhtan tanıyoruz.
Didem Aslan, kişiliği, duruşu, sesi ve namı dünya çapına yayılan Aynur’u tanıyor mu acaba?