DİLLERİN DİNLERİN KENTİ MİDYAT

Merhaba sevgili okurlarım uzun bir aradan sonra tekrar beraberiz. 
Okurlarım beni iyi bilirler, zaman zaman fotoğraf yorumluyorum kimi zaman kişisel kimi zaman da toplumsal önem taşıyan konulara değinirim. 
Bazen acı bazen aşk bezende keder olur konularım yazılarımın hepsini yüreğimde hissederim ve isterim ki okurlarım da benimle aynı duyguyu paylaşabilsin. 
Fotoğrafçı bir kişiliğim var en güzel anları en güzel yerleri olabildiğince güzel bir şekilde fotoğraflamayı seviyorum benim asıl işim bu; kimsenin görmediğini görmek. 
Ben de bu yazıyı kaleme alınca hüzünde sevinçte aşkta yüreğimde dillenir aynı duyguyu ben yazarken yaşadığım gibi sizde okurken yaşamanız dileğiyle, iyi okumalar…
Tarihi ve kültürüyle cezbeden KENT
Buranın toprakları büyülü; havası ise tarih, aşk, acı, yaratım ve yaşama dair akla gelebilecek her tür esintiyi yüzlere çarpıyor gibi. 
Ayağınızı bastığınız anda köksüzlük duygularınızı silip atıyor. 
Buralarda kendinize kök buluyorsunuz, geçmiş hikayeleriniz oluyor bir anda. 
Bir Süryani nin, Ermeni nin ya da bir Kürt ün... 
Olmadı, bir Mehellimi nin hayatında size ait öykülerle karşılaşıyorsunuz. Midyat’ın göbeğinde beslenen öykülerinizin çağrısının dayanılmaz ağırlığını duyuyorsunuz.
Kendine has sarı sarı taşlarına vuran güneş, yüzünüze derin bir eskilik katıyor. 
Her şey ve siz tarihin uzak köşelerinden çıkıp gelen fotoğraflara dönüyorsunuz. 
Zamanın derinliğini kadrajında taşıyan eski fotoğraflara dönüyorsunuz. 
Burası geçmiş ile bugün arasındaki gizemli buluşmalara has bir haz veriyor. 
Bu nedenlerle sanki daha sahici oluyorsunuz. Sahici insanlara has bir huzuru sırtlıyorsunuz. Adını aldığı mağaraların arasına gizlenmiş hayatların tozlarını alıyorsunuz.
Midyat ya da tarihi adıyla Matiate, tarihi ve kültürleri sakladığı yüzüyle cazibesine çekiyor herkesi.
Biz de bu cazibeye kapılıp yüz sürüyoruz kapısına...
Tarihin cennetlik bahşettiği Mezopotamya’nın yüksekçe düzlüğüne kurulu kent, daha ilk anda şaşırtıyor. Hakkındaki efsaneleri ne çok hak ettiğini düşündürtüyor. 
Midyat taşı da denilen katore taşları ile örülü duvarlara vurarak yansıyan güneşle adeta yaldızlanıyor kent. 
Geniş duvarların ortasındaki köşk tarzı evler binbir gece masallarından çıkmış gibi yükseliyor. 
Geniş avluları ve kısa merdivenleri ile çıkılan evlerin, tarihi simgeleri cesurca taşımasına anlam veremiyorsunuz. 
Aklınıza ilk önce Bu kentin hepsi mi tarihten kaldı sorusu geliyor. 
Sonra da içindekilere tarihin gizlediği insanlarmış gibi baktığınızı fark ediyorsunuz...
Heyecan duyuyorsunuz... 
Bir kent heyecan verir mi demeyin, farklı dinlerin ve dillerin birbirlerini kucakladığı Midyat hakikaten heyecan veriyor...
İnanmayan denesin!
Sümer, Asur, Urartulardan Kürt, Süryani, Mehellimilere...
Sarımtırak duvarlarında kartpostalı andıran kentin tarihini yazılı belgeler MÖ 1000’li yıllara kadar götürüyor. Daha eski olması muhtemel bu yerleşim yeri adını ise tarihin bir zamanında Zerdüştilerin ateşgah olarak da kullandığı mağaralardan alıyor. 
Volkanik dağların arasındaki bu yerleşim yerine mağaralar kenti anlamına gelen Matiate adı veriliyor. 
Matiate adına MÖ 9. yüzyıla ait Asur tabletlerinde de rastlanıyor.

Mağaralar kenti Hasankeyf e benzerliği dikkat çeken kent, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri. 
Sümerlerin, Asurların, Urartuların, Makedonların, Perslerin ve Romalıların ve daha sonra da İslam’ın izlerini taşıyan günümüz Midyat’ına bir sentez kent demek emin olun abartılı olmaz.
Zira Midyat kelimesine Süryanice, Farsça ve Arapça karışımı bir anlam yükleyecek olursanız Ayna anlamına da geliyor. 
İçinde barındırdığı çok renkli yapıyı yansıtıyor
İşte şimdi bu kültürler çeşnisinde Kürtlere, Süryanilere, Keldekilere, Mehelimilere ve Yezidilere yurt olan Midyat’ın her dokusu insan uygarlığının ulaşabileceği en yüksek buluşmayı temsil etmenin gururunu taşıyor.
Dillerin ve dinlerin kardeşliği

Tarihi dokusuna şaşırarak dolaştığınız kentte dillerin ve dinlerin buluşmasına hayranlık duymadan da edemiyorsunuz. 
Bir yandan çan sesi, diğer yandan ezan sesi ibadete çağırırken Midyatlıları, kimi Kürtçe, kimi Süryanice, kimi ise Mehellimice sesleniyor... 
Türkçe kullanılsa da ortak dili ağırlıkta Kürtçe oluşturuyor. Diller birbirine bakıyor. 
Süryanice soruya bazen Kürtçe, bazen Arapça yanıt geliyor. Tersi de oluyor... 
Dillerin kavga ettiği ve egemenlik kurduğu Türkiye de çok dilli yaşamayı öğrenen bu kent hayranlığı hak ediyor.
Kaynak: Süryani com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ