- 06-12-2020 15:55
- 9360
Din bir tercih meselesidir. Herkes kendi düşünce deryasında seyrü seferde bulunup, bulduğuna sarılmakta serbesttir.
Kendi takasına binip başkasının takasına taka tuka demek, çomak sokmak, ya da başkasının sarıldığına saymak akıl karı değildir.
Derya büyüktür ve herkes farklı şeyler görüp, farklı ufuklara yelken açabilir. Benim görmediğim yoktur, diye bir kanun olabilir mi?
Her denizcinin gördüğü farklıdır. Hatta her denizci, gördüğü aynı şeyi bile farklı yorumlayabilir.
Kimse başkasının gördüğüne veya gördüğünden çıkardığı yoruma ahmakça diyemez!
Lakin başkasının mantık çerçevesinde yaptığı yorumlara ahmakça diyenler, ahmakların ta kendileridir.
Din konusu, bu ahmakça yorumların yapıldığı konuların başında gelir.
Geçtiğimiz gün yine Profesör sıfatlı bir mahluk çıkmış, bizim dinimize sayıyor. İşin ilginç yanı ise bu zat İlahiyat Profesörü ve ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde hoca ve din görevlisi yetiştiriyor!
Bu sıfatsız kişilere hoca, adam hatta ahmak demek bile iltifat olur. Bunlar denize daldık diye sahildeki kumlara dalmış, ağzı, burnu, kulağı kum dolmuş, kafasına yüksek oranda güneş geçip, akli melekelerini kaybetmiş insan artığıdır.
Maalesef bu tür saldırılar, yıllardır ülkemizde akademik olarak yükselmenin anahtarı olmuş.
Kim daha çok dine saldırırsa değil kim daha çok İslam’a saldırırsa, o yükselir denmiş.
Neymiş efendim laik mişiz!
Ulan Profesör olmuşsun da adam olamamışsın!
Laiklik ilkokuldan beri kafamıza kazınan bir kavram.
Din ve devlet işlerinin ayrılması. Sen devlet misin ki laik oluyorsun. Dini nerenden ayırıyorsun.
Ya bir dinin vardır ya da yoktur. Dinin olmasının da olmamasının da laiklikle alakası yoktur.
Laiklik, tanımında da yer aldığı gibi devlet işlerinde olur. Laiklik insanların yaşam tarzlarına müdahale etmek değildir. Bir devlet nizamıdır. Doğrudur veya yanlıştır o ayrı bir tartışma konusu. Lakin madem ki aldınız onu, doğru bir şekilde kullanın ve kullandırın. Onu bile yapamıyorsunuz.
Kurtuluş savaşında bir kadının başörtüsüne el uzatıp, Sütçü İmam tarafından cehenneme gönderilen Fransız askerinin nizamıdır laiklik. Ne acıdır ki o Fransızları binlerce şehit verip kovduktan sonra, nizamlarını alıp başımıza geçirdik. Fransızların dokunduğu için cehenneme gönderildikleri örtüleri öcü olarak lanse edip, Çanakkale’de 257 bin askerimizi şehit eden İngilizlerin başındaki şapkayı takmayanı astık. Adına da medeniyet dedik.
Bu “medeniyet” ile yetişen akademisyenlerde bugün almışlar Kuranı Kerim’i bu bir Allah kelamı olamaz diye ahkam kesiyor!
Başka birileri bacımın başındakine korkunç diyor!
Ulan, Sütçü imam kalksa, kahrından ölür. Fransız kefereyi tepeledik ama içimizdeki Fransızlar her yerde. Bırakın tepelemeyi, laf atsa, hapisler Sütçü İmamlarla dolar!
Dolarla beslenen beslemelerde keyif çatar.
Bu ülkenin tarihini kültürünü, nizamını ve tüm kavramlarının oturup yeniden ele almak lazım.
Bu ülkenin temellerini kanıyla sulayanlara ve onların değerlerine saldırmak en basit ifade ile ahmaklıktır.
İşin hakaret boyutunu cezalandıramayan adalet sistemi de maalesef sakattır!