- 17-11-2019 23:32
- 28
Devlet bir bütündür. Bölünmüş kararların alındığı, kurumların ve bakanlıkların çeliştiği, bürokratların çatıştığı dönemleri, koalisyon hükümetleriyle geride bıraktığımızı sanıyorduk.
Aynısıyla olmasa da günümüzde de bazı çelişkiler ve çatışmalar müşahede ediyoruz.
Günümüzün en büyük problemi aile bütünlüğü!
Diyanet bu konuda net. Toplumun sigortası ailedir. Ailenin dağılması, huzurun, barışın, kardeşliğin ve güvenliğin yok olması demektir. Ailenin rol modeli ise Peygamberimiz (SAV)’dir. Her kahramanı bir kahraman anne yetiştirir. Yüce dinimizde, anneye kahraman olarak muamele gösterir.
Bu hafta içi, ilimize gelen Din İşleri Genel Müdürü Bünyamin Albayrak, aile konulu bir program icra etti.
Programda, tarihten bir kesit aktardı. Ömründe hiç mağlubiyet yüzü görmeyen Napolyon, Mısır ve Filistin’i işgal ettikten sonra Osmanlı’ya ait Akka kalesi ile karşılaşır. Bu küçük kaleyi küçümser bir gözle süzerek, komutana bir mektup yazar. Kalenin kendisine teslim edilmesini ukala bir tarzla ifade eder.
Kalenin komutanı 92 yaşında ki Cezzar Ahmet paşa ise onun anlayacağı bir dille ona karşılık verir. 50 bin kişilik ordusuna ve askeri tecrübesine güvenen Napolyon, “2 gün sonra kalenin ortasındayım” diyor. Ama 64 gün sonra geri çekilmek zorunda kaldığında, ordusunun yarısını geride bırakmıştır.
50 bin kişilik orduyu darmadağın eden yaşlı Kurt’un asker sayısı ise 5 bindir.
Napolyon’un feleği şaşar. Ömründe ilk mağlubiyetini alan kibir abidesi, “kader, beni bir ihtiyarın oyuncağı yaptı” der. Fransa’ya döndüğündeyse bütün uzmanları toplayıp mağlubiyetin sebebini masaya yatırır.
Herkes farklı fikirler ortaya atar ama Napolyon son sözü söyler. Ölümden korkmayan askerleri yetiştiren kahraman kadınlardan ve Osmanlının aile yapısından bahseder. Bu aile yapısını çözmeden bu askerleri yenmenin çok zor olduğunu ifade eder.
Yenmek için formül açıktır. Osmanlının aile yapısını çökertin!
Yaptılar mı belki o zaman değil ama Osmanlı’nın son döneminde gedikler açtılar. Cumhuriyetin ilk senelerinde zaaflar yaşattılar. Dönem dönem ciddi saldırıları yapıp, mevziler kazandılar. Ta ki günümüze kadar.
Bugün tehlike çok daha yakınımızda. Tüm dünyayı saran habis ur, dinimiz sayesinde bizi daha az etkilemişti. Lakin din ile aramıza mesafeyi koyunca, bizi de çektiler o girdabın içerisine.
Diyanet çırpınıyor ama aile bakanımız sanki Napolyon’a çalışıyor.
Kadınları illa da çalıştıracağım diyor. İyi de sen kadınları çalıştırırsan, Cezzar Ahmet paşaları, Fatihleri, Selahaddinleri, kim yetiştirecek?
Günde 8-10 saat milletin ağız kokusunu çeken kadın, çocuğuna ve eşine nasıl zaman ayıracak. Annenin yetiştirmediği bir çocuk, nasıl kahraman olacak?
Kusura bakmayın ama sayın aile bakanım, siz aileyi şirket, kadını ise amele yapıyorsunuz.
Biliyorsunuz, zarar eden şirketler hemen tasfiye edilir. Sizde zaten bu yola giden bütün kapıları sonuna kadar açmışsınız.
“Kadınının beyanı esastır” diye insanın kimyasına muğayyer bir kaide ihdas etmişsiniz.
Kocayı, kadının hesabına geldiğinde kapı önüne konacak bir oyuncak haline getirmişsiniz.
Aile bakanlığı olarak boşanma yollarını sonuna kadar açmışsınız.
Kadınların bazıları, evliliği, geleceğini garanti altına almak, erkelerin bazısı ise bir kabus olarak görüyor!
Birde bakıcı parası hikayesi çok komik. Çalışan kadına doğum yaptığında en az 2 yıl otur çocuğuna bak demek yerine, sen git çalış, bakıcı parasını ben vereceğim diyor. Çocuğa dünyanın en iyi psikolog, pedagog, sosyolog ve eğitim uzmanlarından oluşan bir ekip kursanız bile, ilk 2 yıl, kesinlikle annenin açığını kapatamayacaktır!
Siz anneyi çocuğuna mahkum edip toplumun yapı taşlarını inşa edeceğinize, kadını çalışmaya mahkum edip toplumun yapı taşını dinamitliyorsunuz!
Çocuk yetiştirmek part time olacak kadar basit bir iş değildir!
Siz, evde çocuğuna bakarak dünyanın en zor ve kutsal mesleğini icra eden kadına destek çıkacağınıza, çocuğunu evde bırakıp 2 kuruş için geleceğini karartan kadına destek oluyorsunuz.
Bunu niye yapıyorsunuz demiyorum.
Bunu yaptığınız halde niye kendinize aile bakanı diyorsunuz diyorum!
Çocuksuz kadın, kadınsız aile, ailesiz toplum eksiktir, yıkıktır, söküktür.
Kadının ve ailenin korunup, hak ettiği değeri gördüğü yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…