- 03-11-2017 21:07
- 26
Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatı ülkemizin güzide ve olmazsa olmaz kuruluşlarının başında gelir.
4 Mart 1924 tarihinde 429 sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığa bağlı bir kuruluştur.
Görevi, İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, Din konusunda topluma aydınlatmak ve ibadet yerini yönetmekle görevlidir.
İslam; emir ve yasakları ile helal ve haramı Kur'an ve sünnetle belirlenmiş, tam ve noksansızdır.
Eksiltme veya fazlalaştırma yapılamaz.
Kur'an veya hadisin dışındaki tüm şeyler İslam dini içinde değerlendirilemez.
Örf, adet, gelenek ve görenekler Kur'an ve hadise muhalif değilse hoş karşılanır ancak dini açıdan bağlayıcı ve tavsiye edici değildir.
Yine, kanunlar, yasalar, yönetmenlikler... Gibi şeyler de İslam dininin bir parçası olarak kabul edilemez.
Dinin uygun görmediği, fiil, davranış toplum tarafından kabul görünse, yasalarla meşrulaştırılsa dahi, hiç bir ehemmiyeti olmadığı gibi günah olma özelliğini kayıp ettirmez.
Şayet bunlar Kur'an ayetlerine aykırı olursa yaptığında kişi günahkâr olur.
Ayetleri inkar ederse o zamanda dinden çıkar.
İslam dininde bağlayıcı ve yön verici Kur'an ve Sünnettir.
Olması gereken, Diyanetin, bu esasları insanlara doğu biçimde öğretmek, yanlışların önünü bilimsel verilerle kesmek, hurafelerden arındırmak, din istismarlığının önüne geçmektir.
Diyanet acaba bunu yapıyor mu?
Birçok yazımda değindiğim gibi yapanlar varsa da azınlıkta olduklarıdır.
Müftülerle halk arasında (özellikle fakır, mağdur ve kimsesizler arasında) kopukluk oluşu, Vaizlerin İrşad konusunda yetersiz oldukları bir gerçektir.
Son yıllara baktığımızda camilerde giderek azalan cemaat, uydu kentler veya yeni yerleşim yerlerindeki camı azlığı, bozulan ahlak, kadına şiddet, cinayet, hırsızlık ve daha nice suçlardaki artışlarda manevi boşluğa paralel olduğudur.
Peki, Diyanet ne yapıyor?
Görevini bil hakkıyla yapan tüm personelden özür dileyerek gördüğüm kadarıyla, sesi güzel olmayan veya ses sistemi bozuk olan birisi ezan okumuşsa veya ezanı sevmeyen biri şikâyette bulunursa görevli hakkında soruşturma yapmayı çok iyi bildiğidir.
Toplumun tepkisi çeker diye ayet ve hadislerin anlatımına kısıtlama getirmeye çalıştığıdır.
Her Cuma camilerde para toplama yaptığıdır.
Müftülük binası, makam aracına önem verdiğidir.
Hele üst makamlarda görevlilerin dış ülkelere görevli olarak sık sık gitmeye çalışmalarıdır.
Hac organizasyonunda sık sık görev aldıklarıdır.
Personel hakkındaki en küçük bir şikâyette hemen soruşturma açmasıdır.
Şimdi gelelim İhsan Şenocak hocamız hakkındaki soruşturmaya.
Hocamızı tanımıyorum, vaizlerini dinlememişim.
Ancak Kanal D haber Yorumcusu Ahmet Hakan’ın İslam dini konusunda onun kadar âlim olmadığı halde daha önce Cübbeli Ahmet hoca hakkında olduğu gibi onu eleştirmesi çirkin ve bu eleştiriye cevap vermeyen Diyanetin susması ise daha çirkin bir olay olduğudur.
Olması gereken, Diyanetin bu konunun iç meseleleri olduğunu ve böyle eleştirinin yanlış olduğunu belirtmesi olmalıydı.
İhsan Hoca ne yapmış?
Kur'ana aykırı, hadisi inkâr ve ya çıkarına alet mi etmiştir.
Siyası çıkar için birilerini övmüş/eleştirmiş midir?
Veya kendine göre yeni bir şeyler uydurmuş egosunu tatmin ederken başkalarının rencide mi etmiştir?
Eğer bu sorulardan bir tanesi doğru ise kamuoyuna açıklansın.
Yok birileri hoşuna gitmedi diye Kur'an ve Sünnete uygun vaiz verdi diye açığa alınmışsa vehim bir durumdur.
12 Eylül döneminde böyle bir uygulamayı Timurtaş Hoca yaşamış o da bu kadar ağır bir ceza almamış, açığa değil görev yeri değişmişti.
İhsan hocanın açığa alınma olayı korkarım ki bir başlangıç ola, o zaman eyvah ki ne eyvah. Artık Müftü, Vaiz, vaize, İmam-hatip... Diyanet camiası nasıl görev yapacak?
Bu durumda, Kur'an ve sünnetin % 50 den fazlası okumamak anlatmamak veya yok saymak gerekir.
Çünkü Faiz haram dersen bankalar, içki haram dersen meyhaneler, zina haram desen genelevler...
Hoşlarına gitmeyecek dava edecek görevlileri de İhsan hocanın akıbetine uğrayacaktır.
Gelelim Diyanet camiasındaki sendikalar (bir kısmından özür diliyorum) sallabaşını al aidatını, vali, kaymakam, belediye başkanı, siyasi değer kazançları olsun personeller mi?
Boş ver başları niye ağırsın.
Allah'a emanet olun.