DİYANET VE CEMAATLER

Ülkemiz tüm sorunlarını hal etmiş, eğitimimiz, adaletimiz, sanayimiz, imalat sektörümüz, iç huzurumuz…

Mükemmel de sıra cemaatlere mi geldi?

Onları da denetim altına aldık mı; uzay teknolojisini yapacak, bilişim çağını atlatacak, müreffeh medeniyetleri yakalayan ülkelere model olacak güzide bir ülke mi olacağız?

Sahi hangi sorunumuza kalıcı bir çözüm bulmuş veya sorunumuzu çözmek istemişiz de cemaatler engel oluş?

Bende zaman zaman, tarikatları, cemaatleri ve İslami stk’ları eleştirmiş, yanlışlarını dile getirmiş, birçoğunun siyasi tavır almalarını doğru bulmamışımdır.

Tv., Sinema, filim, gazete… ve daha nice araçlarla toplumun değer yargılarını, aile yapısını, bir birine bağlayan bağların koparılması, büyüğe saygının yok olası için yaptıkları yayınlara karşı bir nebzede olsa kıt imkanlıyla mücadele eden de yine bu cemaat, tarikat ve İslam’i stk olduğu da bir gerçektir.

Hele bu cemaatler içinde Risale-i nur okuyan, Bediüzzamanı sevenler, farklı guruplara ayrılmış, siyasi alanda fikir beyan etmiş olanlar olmasına rağmen milli ve manevi birliğimiz için birer emniyet sibobu görevi yaptıkları da bir hakikat tır.

Özellikle Diyarbakır, Batman... Gibi bir illerde, terörün en yüksek seviyede olduğu bir zaman diliminde, teröristlerin alan hâkimiyetini kurmaya çalıştığı zamanlarda dahi, Risale-i nur talebeleri onlara boyu eğmemiş, asayişi zedeleyecek bir faaliyet içinde bulunmamış, tefrikadan yana hal ve davranış içinde bulunmamıştır.

Uyuşturucu, suça bulaşma, hırsızlık ve terör örgütlerine katılma yaşının küçüldüğü ülkemiz ve özellikle Doğu ve Güneydoğunun büyük şehirlerinde çocuklarını bu tür sıkıntılardan korumak için duyarlı alileler Risale-i nur'u bir şans olarak görmektedirler.

Hangi gerekçe ile olursa olsun cemaat, tarikat ve özellikle Risale-i nur ile uğraşmak iyi niyetten uzak, kötü niyetli insanların işi olduğu bir gerçektir. Zehirli bir elmanın üzerine sürülen şeker zehrini gizlese de sonrada tesirini göstereceği gibi cemaatleri kontrol adı altında yapılacak düzenleme telafisi imkânsız bir sonucun olmasına sebebiyet verilebilir gerçeğidir.

Devletimizin kuruluş felsefini oluşturan Laiklik ilkesi, din ile devlet işlerinin bir birinde ayrılmasını amaçlanmış, irtica ile mücadele adı altında sayısız insanlar mağdur edilip hayatları karartılmış olsa da başarılı olunamamıştır.

Dini konuda cahil bırakılan Müslüman halk, günümüz şikâyet konusu olan tarikat, cemaat ve derneklerin oluşmasına, din istismarının artmasına siyasete alet edilmesine sebep olmuştur.

Hemen herkesimin muzdarip olduğu, bazı siyasilerin arka bahçesi haline geldiği, maddi çıkar için dinin istismar edildiği gerçeğine rağmen, kontrol altına almak istenmesi yine de doğru bir karar değildir.

Toplum üzerinde olumlu etkisi bulunan, buraların bize yurt olmasında öncü olan tarikat ve cemaatler bu ülkenin bir gerçeğidir. Çok yaralı olan bu tarikat ve cemaatlerin bozulması; onların yasaklanması ve baskı altına veya kontrol edilmeye çalışılması sonucu olmuştur.

Yanlışları tekrar etmenin bir faydası olmadığı gibi ülkenin enerjisini boşa harcanacağından bu tür çabalar zararlıdır.

Manevi boşluğu doldurma konusunda yaralı olan İslami stk, cemiyet, cemaat, dernek ve tarikatları kontrol altına alınmaya çalışılması yanlıştır.

Kaş yapalım derken göz çıkarma tehlikesi söz konusudur. Cemaat, tarikat, cemiyet ve İslami STK ları kontrol altına alma ile yanlışların düzelmesine faydası olmayacaktır.

Buna karşılık hizmeti kendine ilke edinen, Risale-i nur ve yeni Asya gibi cemaatler baskı ile sindirilmeye çalışılacak, çıkar ve menfaat üzeri olanlar ise illegal yollarla faaliyetlerini daha güçlü biçimde sürdüreceklerdir.

Selam ve dua ile

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ