- 17-01-2020 20:40
- 14752
İktidar; TOKİ konutları için Diyanetten fetva istemiş.
Diyanette bu fetvayı vermiş.
Doğrumudur, yanlışmıdır, işin uzmanı kişiler tarafından talebin gerekçelerini de görerek elbette tartışılabilir.
Ancak, "vurun abalıya" misali Diyaneti hedef tahtasına koymak, haber kanalında rencide edici ifadeler ile karalama yapmak iyi niyetle hiç bir alakası yoktur.
Diyaneti yıpratmak kime ve ne faydası var?
Neymiş Diyanet siyasetin emrine girmiş ve FAİZE fetva vermiş.
Diyanet mensubu vaizlerin camide siyaset yaptıklarını, hatta siyasi parti mensubundan daha fanatik olduğunu, dini değerleri siyaset uğruna feda ettiğini kendim görmüş ve işitmişimdir.
Muhalefet bir partinin mensubu ve emekli bir imam olarak çok hem de çok üzülmüşümdür. Keşke bu kişiler; din hizmetleri sıfatını bırakıp siyasi partiye üye olsalardı daha dürüst ve doğru olurdu.
Siyasi partiye üye olmadıkları gibi taşıdıkları sıfata ve kuruma laik de davranmadıklarıdır.
Ancak münferit şahısların, kanunları ve Diyanetin temel prensiplerini çiğneyerek kişisel egolarını tatmin için yaptıkları siyasi propoğandayı genelleme yaparak diyanete saldırmayı da yanlış bulduğumu.
***
Gelelim Diyanetin Faiz fetvasına.
Lâik, demokratik Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı Cumhuriyet bir devlet olduğumuzu,
İlk eğitimden ömrün sonuna kadar bu yasalara uygun eğitim görüldüğüdür.
Din hizmetlerinde görev alacak kişilerin farklı dersler görse de temel yasaların dışına çıkılmadığı da bir gerçektir.
Devlet kurumlarında görev alan tüm personelin bu yasalara uyacaklarına dair "namusu ve şerefi" üzerine yemin ettikleridir.
Diyanet İşleri Başkanlığı da bu yemini yaptığıdır.
Fetva; Açıklama, yorum, açıklayıcı bilgi, izin manasına gelmekle beraber; Zorluklarla karşılaşılan bir meselede işi bilen Şeyhülislam veya Müftünün o konu hakkında İslamın temel dayanağı olan Kur'an, hadis, kıyas ve icma aykırı olmayacak bilgilendirmedir.
Genel bağlayıcı hükmü olmadığı gibi, kişi veya kurumun talebine cevap niteliğindedir.
Daha basit bir anlatımla "adrese teslim" bir cevaptır.
İktidarın DİB fetva kurumuna hangi gerekçeleri sunduğu ve fetvanın hangi gerekçelere dayanılarak verildiği tam bilgisine sahip değilmidir.
Şu bir gerçek ki Faiz hicretin sekiz yahut dokuzuncu yılında yasaklanmış, Kur'an ve sünnete haram olduğu kesin olarak belirtilen "Helak edici yeddi günahtan..." biridir.
Rıbânın haram olduğu üzerine ümmet icma etmiştir.
İnkarı veya helal etme gayreti büyük günaha hatta dinde çıkmaya kadar kişiyi götürür.
Kur'an da; "Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi "Alım satım da ancak faiz gibidir" demirleridir. Halbu ki Allah alım satımı helal, faizi ise haram kılmıştır...( Bakara 275. Din meal)
Bu ayeti dayanak gösteren alimler Fazi ile alim-satim arasındaki farkı ve faizin tanımını yapmaya çalışmışlardır.
A-Nesı` Rıba denilen; Ana sermaye yerinde kalmak şartıyla borçludan vadenin her defa uzatılmasına karşılık, artan bir fark paranın alınması
B- Fadl Riba denilen; Kendi cinsiyle bir fazlalık karşılığında alınıp satılması ( Hanefi mezhebi. İslam fıkhı 3 cilt 339 sayfa C. Yıldırım)
Şafii Mezhebine göre bunlara ilaveten birde Ribâ el-yed (ele geçirme faizi): İki (bedel)ın, yahut onlardan birisinin kabzının ertelenmesi ve vadenin söz konusu edilmemesi şeklindeki satıştır.(isl. fik.ans. Prof. Züheyli.)
Faiz konusu ince bir mevzu.
Bankalara bulaşmamak ve uzak durmak en iyisi.
Diyaneti bu konuda eleştirmek, yıpratmak ve itibarsızlaştırmak kimseye faydası yoktur.
Bu şart ve yasalarla Diyanet en iyisini yapmaya çalıştığıdır.
İyi bir diyanet istiyorsa; özerk olmasını, tayin ve atamaların İslam ilim ve ahlakına uygun olması için yasal düzenlemeler yapılmasını
Liyakat ve kendi içinde seçimle belli kadrolara atama yapılmasını sağlanmaya çalışılmalıdır.