- 29-07-2018 21:47
- 16378
Toplumumuzun en büyük defolarından birisi, severken öldürmektir.
Ya da vur deyince öldürmek…
Bunu bilmek ve bu toplumla ilgili atılan her adımda ona göre hareket etmek gerekir.
Biz ne yapıyoruz, doktoru korumak için mevzuat çıkarıyoruz, bununla hasta yakınını öldürüyoruz.
Kadını korumak için mevzuat çıkarıyoruz, koca ve çocukları ıskartaya çıkarıyoruz!
Kusura bakmayın, her kele, her traş olmaz. Avrupalının yasalarıyla bu toplum ıslah olmaz.
Siz kadını koruyacağım diye, yasa çıkarır, basit bir aile içi tartışmada bile kocayı evden uzaklaştırır, boşar ve ömür boyu ekonomik yaşantısına kısıtlama koyarsanız, ne kadını koruyabilirsiniz, ne aileyi, ne çocuğu, nede toplumsal barışı!
İyi analiz edilemeyen her kanun, yasa, yönetmelik, başta kendisini koruyanı vurur. Kusura bakmayın ama kadınları koruma kanunları, daha çok boşanmaya, şiddete ve neslin bozulmasına yol açıyor. Bu konunun üzerine, çok uzun ve ciddiyetle durulması gerekir. İnşallah bir gün geniş olarak ele alacağız.
Doktora ve sağlık personeline şiddete gelince.
Bu konuda çok daha rahat konuşacağım. Çünkü sağlığın birçok kademesinde çalıştım. Özel sektörde de çalıştım kamuda da. SSK Hastahanesi, Devlet Hastahanesi hatta Fakültenin acil servislerini de çok iyi bilirim. Kısa sürelerle de olsa hepsinde fiili olarak çalıştım. Yüksek lisans yaparken, ülkemizin en iyi hocalarından sağlık politikası ve sağlık hukuku dersleri aldım. Farklı ülkelerin sağlık sistemlerini inceleme fırsatı buldum.
Doktora yapılan saldırıyı da doktorların iletişim kazalarını da çok iyi bilirim.Olaya hem sağlık personeli, hem gazeteci hem de halk gözlüğüyle bakıyorum.Sağlık personeli dünyanın en zor işini yapıyor. İnsanların en zor anında, dünyanın en hassas işini icra etmeye çalışıyor. Bu kadar hassas bir işi yaparken, konsantrasyonun üst seviyede olması gerekir. Bunun içinde gereksiz kişi ve malzemelerden arındırılmış bir alan, sessizlik ve saygınlık en önemli ve acil ihtiyaçlardır.
İnsan hayatını kurtarmaya çalışırken, trafikle, teröristle, hırsızla, çakalla, arsız, namussuzla uğraşmanın onlardan fırça ve tokat yemenin ne kadar acı olduğunu bilemezsiniz!
Tokat yediğiniz kişinin yakınını, tokat yerken bile yaşatmaya çalışmanın ne anlama geldiğini bilemezsiniz.Beyaz önlük giydiyseniz, siz bir melek gibi davranmak zorundasınız.
Kötüye bile kötülük yapamazsınız. Sizin işiniz, insanın en büyük değerini korumak. Bunu yaparken, karşılaştığınız zorluklar sizi bezdiremez, bunu yaparken elinize geçen imkânlar sizi şımartamaz. Bezer veya şımarır, suiistimal ederseniz, mesleğe ihanet etmiş, beyaza gölge düşürmüş olursunuz.
Gölge yok mu maalesef var!
Görevi başında meslektaşlarımız can verirken, görevin kendisine verdiği ayrıcalıkları egosunun tatmini için kullanan meslektaşlarımız da var.Eğer bize yapılan saldırılara karşı çıkıp, bizim yaptıklarımızı sümen altı edersek, elimizden ne şifa gelir nede iyi bir iş!
Her mesleğin iyisi kötüsü çirkini vardır. Ama beyaz giyen mesleklerin kötü olma lüksü yoktur. Onları onlardan olanlar uyarmalı, durdurmalı, kontrol etmelidir. Bu iş, yasa ile kanunla polisle olmaz.
Önceki gün yaşanan olaya bakıyoruz. 82 yaşında amca, yatalak eşinin ilaçlarını yazmaya gidiyor. Oradaki doktor, polisi arayıp onu gözaltına aldırıyor. Polisin sert davranması, biber gazı sıkması, yerlerde sürüklemesi, ters kelepçe bağlaması ve kalp krizi geçirip vefat etmesi belki doktoru bağlamaz diyeceksiniz.
Lakin o yaştaki bir kişinin fiziki ve psikolojik durumunu bilmesi, yatalak eşinin ilaç yazdırmak için gelemeyeceğini, bu yaşta birinin polisin ellerinde karakola gitmesinin çokta şık bir durum olmadığı gerçeğini, bir doktorun mesleği gereği bilmesi gerekirdi.
Bilmiyorsa o önlük kirlenmiştir.
Biliyorsa yine kirlenmiştir.
Ama kanla değil, kara leke ile!
Devlet beni koruyor, o zaman bana her ses yükselteni süründüreyim mantığı, çok vahim bir yaklaşım tarzıdır. Sağlık personeli korunmalıdır ama oda kendini kime karşı koruması gerektiğini bilmelidir. Aksi halde korunma noktasında da zafiyet yaşar, güvenirlik konusunda da.
Sağlık personeline de kadına da kalkan eller kırılsın ama bu yapılırken, toplumsal vicdan ayaklar altına alınmasın!
Herkes hakkını da haddini de bilsin!
Yasaların adalet üzerine tesis edildiği, fertlerin yasalara uygun hareket ettiği bir toplum dileğiyle sağlıklı ve mutlu kalın…