DOKUNULMAZLIKLARA DOKUNMAK

Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, ayrım yapılmaksızın suç dosyaları olan adları yasadışı olaylara, eylemlere, ihalelere karışanların dokunulmazlıkları “Bir kereye mahsus” değil sürekli kaldırılsın.

İtiraz edenleri, dokunulmazlıkların kaldırılmasına engel olanları kategorize etmek, onlara dikkat etmek gerekmez mi?

Neden engel oluyorlar? Kirli çamaşırları mı var? Korkularının kaynağı ve sebebi ne?

Adları kirli olaylara gayri yasal işlere karışmış olanlar, yargı dosyalarına el koyduğunda belirgin olarak yaptıkları yahut işlevleri kısacası kanun dışı olan her icraatları ortaya çıktığında rezil rüsva olacaklar.

Onlar şüphesiz ki korkacak ve dokunulmazlıkların dokunulmasına engel olacaklardır. Kamuoyu olarak bunları bilmemiz, tanımamız, en tabii hakkımız değil mi?

Asiller bunları vekil seçip parlamentoya suç işlemeleri, kirli oyunlar oynamaları için mi seçip görevlendiriyor?

Şüphesiz ki HAYIR!

Gönderme sebebi ile gelinen nokta çok tezat çok daha farklı.

Öyleyse bırakın tarafsız, etki ve vesayet altında olmayan son derece hür, bağımsız ve adil bir yargı filtresinden geçsinler.

Temiz olanlar, kendilerine iftira edilenler aklanma şansı bulsun.

Kirli olanlar da adam akıllı cezalandırılsınlar. Çünkü onlar kim olduklarını ve parlamentoda kime, niçin hizmet etmeleri gerektiğini unuttular.

Vicdanlarını karartıp çok kirli işlere bulaştılarsa cezalarını bulmalılar.

Adalet, hukuk, yargı işte bunun için olmalı ve bağımsızlığını idame ettirmeli.

Hiçbir makam ve şahsın ya da kurumun “kişiye özel” misali emir eri yahut garsonu olmamalı.

Olursa ne olur?

Bir gün mutlaka, zamanla da olsa kendileri de yargılanırlar.

En azından kamu vicdanında süresiz ve ebedi olarak mahkûm olurlar.

Sokağa çıkmaya yüzleri olmaz. Yalnızlaşır ve yalnız ölürler.

Öldüklerinde ise milim şaşmayan ve sapmayan Hakk’ın adaleti, hukuku karşısında çok vahim ve katlanamayacakları bir suç ve ceza yaptırımlarıyla karşılaşıp tarifi mümkün olmayan elim acılara çarptırdılar.

Kutsal ve ilahi kitabımız olan Yüce Kur’anı Kerim ayetlerinde “Mahkemey­i Kübra” yani hesap günü büyük mahkeme diye emir buyuruyor.

Şahıs, kurum, makam mevki ayrımı yapmadan söylüyorum;

Yargı filtresinden geçemeyenler, ilahi adaletin asla şaşmayan ve hak tecelli olduğunda mutlak surette karşılaşıp yargılanacakları o mahkemelerden nasıl? Aklanacakları, kendilerine sormak ve bırakmak gerekir.

Ey! Suçlular, vatan hainleri, zalimler, kirliler ve hırsızlar, Allah’tan korkmaz, kuldan utanmazlar. Ülkeye maddi, manevi zarar verenleri kastediyorum.

Geride bıraktığınız, bırakacağınız evlatlarınız, nesilleriniz sizlerle ve yaptıklarınız, yapacaklarınızla övünsünler mi? Utansınlar mı?

İşte önünüzde ki seçenekler Seçme hürriyetine sahipsiniz, her seçeneğin bir bedeli bir de ödülü vardır. Yol ayırımındasınız.

Yolunuzu seçip belirlemek size kalmış, gerisi de âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’a.

İhya, irşad olmak ya da rezil rüsva ve helak olmak, işte hesap işte kitap.

Unutulmamalı ki eden bulur mutlaka bulur, diye düşünüyorum. Bir şiirimle bitiriyorum

 

DAĞLI

Dağlı bir kız sevdim

Saçlarına kardelenler takmış

Kucağında nergizler,

Sümbüller,

Yaban Gülleri olan

Gök kuşağında hırçın, hırçın dolaşan

Bana yürekten el sallıyordu

Göz kırpıyordu

Yanına çağırıyordu

Buraya gelsene, der gibi.

Yüreğinin kapısını açıyordu

Ona gidemedim

Öyküler yazamadım

Süzülerek çekip gidi verdi

Geldiği Dağların doruğuna doğru

Çiçekleri ve sevgileri

Bana bırakarak

Ardı sıra ona baka kaldım

Hüzünlü ve ağlamaklı.

08/03/2016 İstanbul

M. Ekmen

 

Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ