- 26-08-2018 20:37
- 16868
Herkes kendi penceresinden bakıp farklı yorumluyor ama ülkemizde ciddi bir kriz var.
Dünyanın legal eşkıyası olan ABD ve arkasında ki güçler, kendilerine diz çökmeyen ve artık uşaklık yapmayacağını deklere eden Türkiye’ye had bildirme operasyonu çekiyor.
Bunun içinde içerdeki ve dışarıdaki tüm argümanlarını legal ve illegal yollarla kullanıp, saldırıyorlar. Amaç diz çöktürmek yada diz çökmeyen ülkeyi komple çökertip yeniden dizayn etmek.
Çökertmenin en önemli adımlarından biri, vatandaşın cebine dokunmaktır.
Rahatına, konforuna, lüksüne kesik atmaktır.
Bunu bilen emperyalist şeytanlar, doları, yakıtı ve altını çıkarabildikleri en üst limite kadar çıkardılar. Bunlar zamlanınca, zenginde, fakirde etkilenecek, ayaklanacak, sokaklara dökülecek ve bu şeytanlarda köşe başlarında bunların üzerine benzin döküp kıvılcım çakacaktı.
Plan çok iyi yapılmıştı. Beşeri olarak düşünüldüğünde de taşlar yerine iyi oturmuştu. İş sadece halkın sokağa dökülmesine ve benzin döküp kıvılcım çakmaya kalmıştı.
Halk sokağa döküldü ama onların istediği için değil, tatil için konfor için lüks için…
Tatil beldeleri izdiham yaşıyor. Yollar tıkanmış, otellerde boş oda yok, uçak ve otobüs biletleri çoktan tükenmiş.
Şehirde kalanlara bakıyorsunuz evlenen evlenene(maşallah).
Bu krizin olmadığını mı gösteriyor, tabii ki hayır.
Ortada ciddi bir kriz var ama vatandaşın umurunda değil.
Ya vatandaş bu krizden etkilenmeyecek kadar sağlam bir finansal yapıya sahip yada bunlar Tramp ile trampet geçiyorlar.
Belki onlar yabancı turistler ya da sadece zenginler diyeceksiniz. O turistlerin hepsi yabancı olsaydı bu ülkenin döviz sıkıntısı kalmazdı.
Akan trafiğe ve dolan rezervasyonlara baktığımızda ise bu zenginlerin büyük çoğunluğun yerli olduğunu görüyoruz. Bu ülkede bu kadar zengin varken bu ülkeye kolay kolay bir şey olmaz.
Bu, yaşadığımız sürecin çok kolay geçtiği veya geçeceği anlamına gelmiyor.
Sadece konuşulanlarla yaşananların çeliştiğini ifade etmek istiyorum.
Önceki gün asgari ücret ile çalışan bir arkadaşım ile sohbet ediyorum.
Abi yakıt çok pahalı, Tatvan’a gittik geldik araba şu kadar yakıt yedi. Kriz bu milleti yedi bitirdi dedi. Tatvan da ne yediniz ne yaptınız dedim.
Tatvan da bir saç tava yiyip geldik. Ama Batman’da gördüğümden çok arkadaşımı gördüm. Bir günde belki 150 arkadaşıma denk geldim dedi.
İyi de canım kardeşim, bu nasıl kriz dedim.
Yok abi gidip yemek yiyip, sahilde çay içip döndük dedi.
İşte tam da bunu söylüyorum. Bir asgari ücretli, bir öğle yemeği ve çay için 200 km öteye gidip serinleyip dönebiliyorsa ve bu münferit yaşanan bir olay değilse, bu kriz çok keriz bir kriz.
Bize hiçbir şey yapmıyor.
Bu arada bu bahsettiğim arkadaşım önümüzde ki hafta Akdeniz’e tatile gidiyor.
İşte ben bunu anlamıyorum, kriz var mı var.
Ciddi mi çok ciddi!
Halkı etkiliyor mu?
İşte buna verdiğimiz ve vereceğimiz cevaplar çok çelişkili.
Olması gerekenle olan arasında ciddi bir uçurum var.
Matematik burada susuyor. Adam 1500 tl maaş alıyor, 7500 liralık telefon taşıyor. Ev geçindiriyor, birde tatile gidiyor…
Ulan dünyanın tüm matematikçilerini, ekonomistlerini, stratejistlerini toplayın, çözemezler bu denklemi. Hepsi diplomasını yırtar döner geri.
Bundan dolayı da bu kriz, bu millete bir şey yapmaz. Masa başında hazırlanan raporları bu millet ırgalamaz.
Bu arada anadili gibi Kürtçe, Türkçe ve Arapça konuşan, yıllarca içimizde yaşayan, tarihimizi, kültürümüz ve dinimizi bizden iyi bilen ajanlar, bizim gen haritamızı hala çözememişler.
Çünkü yine çuvallamışlar.
15 Temmuz da olduğu gibi yine karavana!
Karavanacı ajanlar, size bir sır vereyim mi?
2 kişinin bildiği sır değildir, niye vereyim ki kininiz de ve merakınız da boğulun!
Bu milleti keriz yerine koyanların, kerizliklerinde boğuldukları yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…