- 23-03-2017 22:08
- 10448
Saçlarını tarayamadım
Gün batımında şiir okuyamadım
O şiirler ki senin ruhundan esintilerdi
Kalemimin ucunda yazılmayı bekleyen
Ben sana yara oldum yar olamadım…
Vedalaşamadık bile…
Ben mi onu sevdim? O mu beni sevdi?
Bunun ne anlamı olabilirdi ki…
İkimizde yanıyorduk
Bizim yakmadığımız o alevlerde…
o alemlerde mecnun mecnun birbirimizi hep arayıp durduk.
Ayrılık rüzgarları ayırdı bizi solgun yaprakların dallarını terk ettiğince farklı ve uzak mı uzak kutuplara… Aşk yakıyor.
Aşk derin izler bırakıyor silemediğiniz ve asla da silinmeyen.
Derin ve yaralayan tedavisi olmayan izler.
Ellerinden tutup gizemlere ufuklara gökkuşağına götürmek istediğim nice hayallerim vardı aşktan kaynaklanan.
O gece bir şafak vakti nemli ve ıslak gözlerle o,kenti terk ediyordum.
Terk ettiğim o kent miydi? O sevgili miydi? Yıllar sonra anlayabildim.
Giden gidermiş. Kalanda yüreğini ve sevdasını bırakarak.
Acılarıma ve gözyaşlarıma iniltilerime şahit olanlar “unut” dediler anma adını dediler.
Yok et belleğinde ona ait ne varsa… Söylemek kolay olsa da unutmak içindeki yaban gülü köklerinden söküp atmak kolay mı? Hatta mümkün mü?
Yıllar birbirini izledi ve çabuk geçti… Bir kelebeğin kanadında takılıp uçtu edasıyla… Ama ne unutmak ne de unutulmak mümkün olmadı.
Çocukları olmuş boyumca hatta oğluna adımı vermiş. Dilerim o mazlumun kaderi de bana hiç benzemesin. Görenler anlattılar oğluna her seslenişinde beni yaşıyormuş.
Aşkımız öykü olmuş, destan olmuş. O yörede böyle bir aşk yaşandı diyorlarmış. Gençler
Sevenler. Adımıza şiirler yazmışlar.
Dere kenarında gün batımında her gün buluşurduk. Hüzünlü akşam vakitlerinde.
O dere de kurumuş. Akmıyormuş suları.
İkimize ait anılarımız yok olmuş bir bir. Erik ağacımız vardı derenin hemen üstünde. Kurumuş.Bir oduncu kesip paramparça etmiş.Nasıl kıydıysa…
Yıllar sonra döndüm o mekanlara yine içimdeki kabuk tutan yaralar kanadı kontrollü kontrolsüz.Her yerde onu aradı gözlerim.O gözler ki..ona aşinaydı.Ona adamıştı sevinçlerini gözyaşlarını mutluluğa dair ne varsa…ama bulamadım.Yoktu.Taşınmışlardı
bir başka yörelere. Sormadım soramazdım.
Hayat neler alıyor? Neler veriyor? Ismarlama olmuyor alınan ve verilenlerle yaşanmış ve yaşanacaklara ait.
Seviyor seviliyorsunuz âşıksınız aşk’ın ta kendisi olmuşken ruhsal travmalar uykusuz geceler ve dram dolu şiirlerin ana teması oluyorsunuz.
Tavana dikilen gözlerinizden uyku akıyorken uyumak ne mümkün? Gecelerle geceliyorsunuz. Yorgun beden yaralı bir ruh ve
Ağlamaklı gözler arıyor hep onu arıyor… Arayan aramakla aramaya devam ederken...
Aranan nerede? Hangi iklimlerde? Kiminle? Neden? Kim yazdı bu yazgıyı?
Bu sorular hayat boyu ve hayat bitiminde bile cevaplanamayacak kadar gizem dolu
Sevgilim inan ki vazgeçtim ben
Senden ellerini tutmaktan
Yüzünü simanı görebilmekten
Hayaline bile kalan ömrümü adarım
Ruh haline dönüşmek ‘’ aşk’’ değilse
Söyler misin nedir?
Böyle geçti bir ömür inlemelerle göz yaşlarıyla..arayışlarla..dertlerle elemlerle kederlerle yazılmış ve yazılacak daha nice ağlayan şiirlerin içinde bir ölü saklı mısralarla.
***
Bir okurum ve arkadaşım “neden artık şiir ve aşk temalı yazılar yazmadığımı” sorunca ben de tetikleme yapan sorusuna atfen âcizane sipariş olmasa da bende ertelenmiş bu tür bir köşe yazısını öne almış oldu.
Aslında bu temaları ve yazıları Mehmet olarak sevmeme rağmen yazmamakla öncellikle kendimi ihmal ve duygularımın katili oluyorum.
Beğenmeniz umuduyla… Kalın aşkla ve bitimsiz sevgilerle değerli okur