DÜĞÜNLER VE KURALSIZLIK

Tam da sabahında insan ve erdemlerine ilişkin yeni bir organizasyonun kahvaltısına davetliyken; gecenin bir yarısı saat 00.30’da insanların büyük kısmının uyuduğu, geriye kalanlarının da uyumaya hazırlandığı bir anda çok katlı binalarla dolu bir mahallede silahlarını belinden çıkarıp “çocuğumuzu, yeğenimizi ya da bilmem neyimizi evlendiriyoruz” diye silah sıkmanın akılla, mantıkla ya da coşkuyla izah edilir bir tarafı var mı?

Bu nasıl bir sevinme biçimidir?

Nasıl bir kafanın ürünüdür?

Kornalarınızla “ne oluyor” diye balkona zoraki bir merakla çağırdığınız onca insanın hayatını umursamadan tehlikeye atmak nasıl bir aymazlıktır, hangi edebin ya da edepsizliğin eseridir?

Her yaz düğün-dernek sezonunun açıldığı bu dönemlerde bangır bangır kulağı tırmalayan kafa ütüleyen saçma sapan müziklerle bütün bir mahallenin huzurunu kaçıran bu gürültünün bir ayarı bir düzeni olmaz mı?

Kimse bunun kurallarını koymaz mı? Kimse konulan kurallara uyulup uyulmadığına ilişkin denetimlerde bulunmaz mı? Kimse bu kurallara uymayıp halkın hayatını tehdit eden, huzurunu kaçıran bu insanları cezalandırmaz mı?

İnsanlar kentleşmeyi, modernleşmeyi nasıl tanımlıyor ki; bir köy yerinde yapılan ya da yapılacak düğün misali, onca apartmanın içinde bu kadar fütursuz bir şekilde şarjörlerini, kurşunlarını göğe boşaltır?  Köy yerinde yapılacak bir düğünde bütün köy ahalisi zaten düğünde olacağı için ne kimse o coşkunun yüksek dozdaki halinden rahatsız olur; ne de damat yakınlarının silahlarını boşaltacağı gökyüzünde yüksek katlı binalar ve o binalara çıkmış hayatı riske atılacak kimse olur?

Kimsenin düğününde nasıl eğleneceğine elbette karışamam karışmam. Ama her şeyin de bir usulü adabı vardır. Üstüme vazife değil kimin düğününü nasıl yapacağını söylemek. Ama bir kent kültürünün o kentte hiç tanımadığınız yüz binlerce insanla birlikte yaşamanın kendine özgü bir edebi ve incelikleri vardır.

Eğlenirsiniz, istediğiniz kadar gürültü yaparsınız ama bunun da bir sınırı bir saati vardır. Balkonunda otururken ya da uyumaya çalışırken insanların, kulağının dibinden vızır vızır kurşunların geçmesine de tahammül etmesini beklememeli. Salonda değil de mahallende yapıyorsan düğününü; düğününle sokağı kapatmanın anlayışla, hoşgörüyle alakası yoktur. Ya da gecenin birlerine kadar insanların dinlenmesini veya uyumaya çalışmasını da; ne kornalarınla ne de zoraki bir müzik dinletisiyle sabote etmene herkes tahammül etmek durumunda da değil.

Haliyle her vatandaş kendi adaletini sağlamaya çalışamayacağına göre bunun uygulamasını sağlayacak kurum ve yetkililerin “düğünlerinin huzurunu kaçırmayayım” diye sessiz kalmak gibi bir seçeneği olamaz olmamalı.

Beni hoş görmeyeni, hayatımı tehlikeye atanı, beni temsilen huzuru ve güvenliğimi sağlamaya dönük görevlendirilen hiçbir yetkilinin hoş görmeye çalışmasını anlamam ya da kabul edemem.

Batman Valiliği ya da Batman Belediyesinin özellikle şu aralar artmaya başlayan düğün ve organizasyonlar başta olmak üzere; kent kültürünü oluşturmak ve geliştirmek için bu kentte en sağlıklı biçimde beraber yaşamanın gereği olarak kuralları en somut ve açık biçimde belirlenmiş ortak yaşam kültürüne incelik katmak adına harekete geçmesini umuyorum.

Her birinin gerek yayın organlarıyla gerek bilbordlarla ilan edeceği o kurallara uymak konusunda eminim yapabileceği çok şey vardır.

Ezcümle bu gece uykumu kaçıranlara ya da kaçırmaya yelteneceklere ve buna sessiz kalan yetkililere son sözüm;  kentleşmek bir yığın apartmandan oluşan bir şehre dönüşmek değil, hiç tanımadığınız insanlarla en incelikli en saygılı biçimde birlikte yaşamasını öğrenmektir.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ