DÜNYA GAZETECİLER GÜNÜ

21 Ekim 1860 tarihinde Agâh Efendi ve İbrahim Şinasi ilk özel fikir gazetesi Tercüman-ı Ahval Gazetesi'ni çıkarmaya başlayınca bu tarih sonradan Dünya Gazeteciler Günü olarak kutlanmaya başlandı.

Bana garip gelen Osmanlı’nın ilk özel siyasi gazetesinin dünya açısından ne önemi olabilir ki bugün Dünya Gazeteciler Günü olarak kutlansın.

Aslında tarih 1795 yılında Bulletin de Nouvelles adıyla Fransızlar tarafından çıkarılan gazeteyi Türkçe değil diye ilk saymadı diyelim, 1828’de çıkarılan Vakayi-i Mısriye’yi de safi Türkçe olmayıp Türkçe-Arapça olduğu için saymadı, İstanbul’da yayınlanan ilk Türkçe gazete Takvim-i Vekayi’yi  resmi nitelikli olduğu için es geçti, 1840’ta İngiliz asıllı William N.Churchill tarafından Ceride-i Havadis de elin gavuru tarafından çıkarılmıştı.

Bugünün önem ve ehemmiyetinden hareketle merak ettim ilk gazete ne zaman nerde nasıldı. Eskiden hepimizin evlerinde bulunan Ana Britanica, Meydan Larus (nasıl yazıldığını da unuttum) gibi ansiklopedilerin yeni versiyonu Wikipedia’dan bakınca dünya tarihinde ilk gazetenin MÖ 59 yılında 2 bin adet olarak çıkarıldığı sanılan ActaDiurna isimli yayın olduğunu öğrendim. 

ActaDiurna taş veya metal levhalar üzerine kazınan bir gazetedir. MÖ 59 dense de aslında ilk kayıtlarına MÖ 131’de Roma Cumhuriyeti döneminde rastlanır.

ActaDiurna’nın içeriğine gelince bugünkünden çok da farklı değilmiş.

İçeriğinde yasal mevzular, mahkemeler, sonrasında resmi haberler, duyurular, önemli doğum, ölüm ve evlilikler yer alırmış.

Levhalar kamusal alanlara asılır ve birkaç gün sonra indirilirmiş. Kimi zaman da bunlar katipler tarafından çoğaltılıp eyalet valilerine gönderilmiş.

Sonraki dönemlerde sarayın bültenine dönmüş kraliyet ve senatörlük kararlarının ilan mecrası olarak kullanılmış.

Kısaca Acta kayıtları denilen bu yayınların askeri, kentsel, ve yasal haberleri içeren formları da çıkmaya başlamış.

Roma imparatorluğu makamı İstanbul’a o gün ki adıyla Konstantinapol’e taşınınca Acta kayıtlarının yayımlanmasına son verilmiş.

Yasaklanmış mı dersiniz bilmiyorum ama ilk gazete ilk darbesini bu topraklarda almış ve gazetecilik o darbeleri almaya devam ediyor.

Kimi kaynaklar dünyanın ilk gazetesinin TchingPao’dur diyor ama belki de kâğıdı icat eden Çinliler olduğu içindir. ActaDiurna “Günlük Olaylar” TchingPao ise “Başkent Haberleri” anlamına geliyormuş.

Venedik Hükümeti’nin 16. Yüzyılda çıkardığı Notizie Şeritte “Yazılı Haberler” 1663 yılında İngiltere’de çıkan “The Intel Ligencer” ilk gazetelerden sayılabilecek diğer yayınlardır.

Şimdi gelelim 21 Ekim 1860’da kurulan ve kurulduğu tarih Dünya Gazeteciler Günü kabul edilen (bizden başka kabul eden var mı ki sanmıyorum) Tercuman-ı Ahval’e.

Agah Efendi ve Şinasi tarafından çıkarılan gazete başlarda sadece Pazar günleri çıkmaya başlamış 1861’e gelindiğinde 25. Sayısından sonra haftada 3 gün çıkmaya başlamış daha sonra Çıkan CerideiHavadis’le rekabet edebilmek için yayını haftada 5 güne çıkarmış.

Gazetede Ahmed Vefik Paşa, Ziya Paşa ve Refik Bey'in Osmanlı toplumunun geri kalma sebepleri ve memleketin ahvalini tartıştığı yazıları da yayınlanmaktadır.

Edebi eserlerin de yayınlandığı gazetede Türk edebiyat tarihinde ilk Türkçe oyun kabul edilen Şinasi’nin Şair Evlenmesi de bir dizi halinde yayınlanmıştır.

1861’de Ziya Paşanın yazdığı sanılan ve eğitim sistemine sert eleştiriler barındıran bir yazı gazeteye iki haftalık kapatma cezasına mal olur ki bu da Türk basınında ilk yayın durdurma cezasıdır. İlk sansürdür.

Gazete belirli şartlara dâhilinde iki hafta yasağın ardından sonra yeniden yayınlanır.

Tercüman-ı Ahval 11 Mart 1866'da 729. sayısından sonra yayınına son verir.

Tanzimat Dönemi aydınlarının görüşlerini paylaştıkları gazetenin ilk sayısındaki Şinasi’nin meşhur mukaddimesini okumanızı tavsiye ederim.

“Mâdam ki bir hey’et-i ictimaiyede (sosyal toplulukta) yaşayan halk bunca vezaif-i kanuniye ile mükelleftir (kanuna ait vazifeler ile yükümlüdür), elbette kalen ve kalemen (sözle ve kalemle, sözle ve yazı ile) kendi vatanının menafiine (yararına) dair beyan-ı efkâr etmeği ( fikirlerini açıklamayı) cümle-i hukuk-ı müktesebesindenaddeyler (kazanılmış hakları arasında görür).

Eğer şu müddeaya (iddiaya) bir sened-i müsbit (ispatlama belgesi) aranılacak olsa, maarif (eğitim) kuvveti ile zihni açılmış olan milel-i mütemeddinenin (medenî milletlerin) yalnız politika gazetelerini göstermek kifayet edebilir (yetebilir).

Değil mi Tanrı’nın ihsânıakl-ü kalb-ü lisan,

Bu lûtfu etmelidir fikr-ü şükr-ü zikr insan”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ