DÜNYANIN GİDİŞATI VE MÜSLÜMANIN VAZİFESİ

Toplumun insanlığı ne kadar çoksa, insanı o kadar geliştirir. Şahsiyet toplumda ya erir, yada kıvamına girer. İnsan kendisinin gelişip olgunlaşmasında bir birine muhtaçtır. Toplum; bireysel varlığın odagı.

Hayat ve hareketin yönü, gayesi ve anlamıdır. Topluma zarar veren her şey hıyanet, ondan etkilenmeyen her şey boştur. İster hayranlık verici güzellik, ister mest edici bir sanat olsun.

Bu gün insanlık ailesinin evinde yükselen yangın dumanlarını, çığlıkları, mağdurları görmeyen, duymayan, bir toplum anlayışı hakimdir. Bu gün yeryüzünde; üç kişiden biri açtır. Üçüncü dünyada on kişiden dokuzu açtır. Batı medeniyetinin vahşi savaşlarında her gün yüzlerce masum insan sadece savunma gücü olmadığı suçundan ölmektedir. Milyonlarca insan kendi Allah vergisi servet ve hazineleri üzerinde, fakirlik, zayıflık, zulüm ve cehalet içinde perişan ve düşkündür.

Modern dünyanın yapı taşı dünyevileşme, bireyselleşme, bencilleşme musibeti, kıyım katliam ve vahşeti oluşturmaktadır. İnsanın doğası ve yapısı bu ortamı tabi karşılamaya müsait değildir. Gidişat dünya düzeni insanı fıtratı ile çatıştırmaktadır. İnsanı en iyi tahlil eden Kur’anı Kerim bu gidişatın sebebini ortaya koymaktadır. Meariç suresi 19-21 ayetlerde gerçekten insan, bencil ve hırslı olarak yaratıldı. Kendine bir şer kötülük dokunduğu zaman feryadı basar, iyilik dokunduğunda ise cimrilik eder. Yine isra 100. Ayeti kerimede insan pek cimridir buyrulmaktadır. Hırsımızı zaafımızı bilen rabbimiz bu tehlikeyi bize bildirerek buna karşı çözüm öneriyor. Bakara 195. Ayeti kerimede ‘Allah yolunda infak ediniz, kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız. İyilik ediniz, şüphesiz Allah iyilik edenleri sever’ buyrulmaktadır. Asrımızın insanlık dışı derdinin devası Kur’anı Kerime sarılmak Kur’an ın manasını maksadını insanlığa tebliğ etmek ve insanlığı kulluk bilincine ulaştırmakla mümkündür. İnsanın rabbini tanıması haddini bilmesi dünya ve ahiret saadetine nail olması için yaratılış gayesine uygun yaşamasıyla mümkündür. Bununda temeli  Allaha iman, imanın ispatı namaz ve infaktır. İnsanın Allah’a karşı vazifesi kendine ve topluma karşı vazifesini layıkı ile gerçekleştirmesi ile mümkündür.

Bu gün modernizemin saçtığı çıkarcı fırsatçı ve hazcı hastalıkları ancak infak ve ihsanla tedavi edebiliriz. Dünyacı bireyi, bencil virüsleri infakla dezenfekte edebiliriz. Şeytanın fakirlik korkutmasına nefsin benciğine karşı imanın galebe çalması infak bilinci ile mümkündür. Bunun için Münafık un suresi 10. Ayetiyle muhatap olmanın zamanıdır. ‘Sizden birinize ölüm gelipte rabbim beni yakın bir süreye geciktirsen bende böylece sadaka versem ve Salihlerden olsam demezden önce size rızık olarak verdiklerimizden infak ediniz’ İnsanlığımız, inancımız infak ile ortaya çıkmaktadır. Vermek bir iç huzuru ve yürek yumuşaması, ahiretimizin teminatıdır. İnsanlığın selameti ve imanımızın gereği olan infak şuurunu Allah cümlemize nasip etsin. Allah c.c. cümlemizi gerçek infaka sahip olanlardan eylesin selam ve dua ile...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ