- 11-08-2015 21:15
- 110
Bir anda hayallerinizin gerçeğe dönüştüğünü fark ettiğinizde ve daha da ötesi devamında kuracağınız hayallerin de aynı şekilde gerçekleşeceğinizi bildiğinizde ne olur dersiniz. Ya da daha doğru soru ne yaparsınız?
Kendinizden korkmakla başlarsınız belki. Böylesi bir gücün elinize tutuşturulduğunu düşünsenize. Ne olur dersiniz?
2012 yapımı Amerikan yapımı bir film Ruby Sparks ya da Türkçede ki adıyla “Hayalimdeki Aşk”. Ünlü genç bir yazar özel hayatından gerek kendi gerekse ailesinin hoşnut olmadığı bir dönem geçirmektedir. Hayalindeki aşka dair bir kitap yazmaya başlar. Ve henüz kitap bitmemişken, bir sabah uyandığında yeni yazdığı kitabın kadın karakterini evinin mutfağında bulur.
Başta inanmaz buna ve kardeşinin kendince onu yalnızlığından kurtarmak için bir oyun kurguladığını sanır. Ama yazdıklarının doğurduğu bu kız yani Ruby Sparks gerçektir ve evinde hayalini kurduğu gibi sevgilisidir.
Yazdıklarının doğrudan kızın karakterini ve davranışlarını değiştirdiğini fark ettiğinde kitabı, yazmayı bırakıp yazı masanın çekmecesine kapatır.
Elindeki o mucizevi gücü çekmeceye kapatmıştır. Ve yazdıklarıyla şekillendirdiği kızla hayalini kurduğu aşka yaşamaya başlar.
Tabii filmi izlemek isteyenleriniz için filmin hepsini anlatacak değilim. İzlenebilecek keyifli ve biraz da ufuk açıcı bir film olduğunu düşünüyorum. F
ilmin tahlilinden ziyade elimize böyle bir güç verildiğinde neler yapabilip neler yapamayacağımıza takıldım ben.
Böylesi tanrısal bir gücü elinde tutabilen bir insan ne yapabilir. Daha önce de benzer filmler izledim ve aynı düşüncenin farklı sorularında gezindim.
Mesela Kelebek Etkisi, Zaman Makinesi, Aman Tanrım, bu filmlerden bir kaçı. Aman Tanrım filminde de mesela bir televizyon muhabiri olan Bruce’ın devamlı şikâyetlerle tanrıya yakarmasına karşılık tanrının insan kılığında Bruce’ın karşısına çıkıp kendi gücünü ona vermesini ve Bruce’ın bu tanrısal güçle her şeyi berbat ettiğini izlediğimi hatırlıyorum.
Tabi şimdi kimisi beni eleştirip haşa Allah’a şirk koşan Amerikan sinemasının örneklerini tavsiye ediyor diyebilir. Öyle değil işte. Yukarıda saydığım filmleri izlediğinizde sağlıklı bir düşünme ve inanç disiplinine sahipseniz körkütük ezberlerle böyle düşüneceğinizi sanmıyorum.
Orijinal adıyla Ruby Sparks filmini izlediğimde tıpkı diğerlerini izlerken edindiğim kanaate vardım yine.
İnsan Allah’a ne kadar şirk koşarsa koşsun bütün çabası beyhudedir.
Eline o tanrısal güç geçtiğinde başta çok şey yapabileceğini ve her şeyi değiştirip düzelteceğini (!) sansa da maalesef hiçbir halt edemeyeceğini ve aslında İnsan’ın tanrı olmadığını ve olamayacağını anlatıyor yukarıdaki her bir film.
Aslında gayet de dini filmler bunlar. Ha eğer siz dini ezberlerinizin ve beyninizin körlüğü saymıyor düşünmekten korkmuyorsanız tabi.
Şimdi böyle düşününce insan eliyle hiçbir şeyin düzelemeyeceği, hatta insan ve elinin değdiği her şeyin tahrif etmekten bozmaktan başka işe yaramadığını düşünebiliyorsunuz.
Beşeri ideolojilerin her biri ilahi olandan kopup uzaklaştığı oranda yeryüzünde fitne fesadı yaymaktan başka bir sonuç doğurmuyor.
Bakara suresinin 30. Ayetini hatırlayın “Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti.
Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler.
Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti”
Asr suresinde diyor ki Allah: Düşün zamanın akıp gidişini! Gerçek şu ki, insan ziyandadır; meğer ki imana erip doğru ve yararlı işler yapanlardan olsun ve birbirlerine hakkı tavsiye edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden...