- 03-08-2015 22:13
- 188
Eğitim sistemimizde, istenen kaliteyi ve seviyeyi bir türlü yakalayamadık.
Nerede ise her eğitim sezonuna farklı bir eğitim modeli ile giriyoruz.
Bu kadar sık değişiklik olunca da öğrenciler adapte olamıyor dolayısıyla da başarılı olamıyorlar.
Üniversite sınavları ÖSS ve sonraki aşama olan ÖYS ile bir dönemlerin Üniversiteye geçiş sınavları olarak tek oturumda iki aşamalı olarak yapılmakta idi. Şu anda ise LYS ve YGS olarak yine iki kademeli farklı uygulanan sınavlar yapılmaktadır. Bu uygulamadaki LYS sınavı ile iki hafta sonu sınavlar gerçekleştirilmektedir. Buna göre farklı derslerin farklı saatlerdeki sınavları yapılmaktadır. Yapılan açıklamada bu sistemin de değişeceği ve TEOG modelinin uygulanacağı belirtilmektedir.
Bir dönemler; Ortaöğretimden Liseye geçiş için OKS sınavları yapılmakta idi. Sonrasında SBS ile farklı bir sınav uygulanarak öğrenciler Fen Liselerine ve Anadolu liselerine alındı. Öğrenciler bu sınav modeline uyum sağlayacak iken, TEOG diye bir sınav ortaya çıktı. TEOG sınavı ile her ders için farklı bir oturum uygulanmaya başlandı. Bakalım bu model ne kadar devam edecek?
Diğer taraftan yapılan sınavlara hazırlık ve test tekniği için Dershaneler kurulmuş idi. Söz konusu dershaneler ile soru havuzları, soru bankaları hazırlanmakta idi. Dershaneler başlı başına bir sektör olmuştu. Bir bakıma ihtiyaçtan doğmuştu. Ama Hükümet her ne hikmetse Dershaneleri kapatmaya karar vermişti. Peki, bu ihtiyaç nasıl giderilecekti?
Dershaneler açık olduğu zamanlar dahi Okullarda kurslar açılmakta idi. Okullardaki kurslar öğretmenler ve okul için ek bir gelir kaynağı idi. Bina, sınıf, Sınıf tahtası, tebeşir v.s. malzeme Devletin malzemesi olmasına rağmen Dershaneler ile karşılaştırıldığında velilerden yüksek ücretler alınmakta idi. Üstelik Okul kurslarında eğitim materyali adına (Test, Kitap, kaynak v.s.) verilmemekte idi. Ders saati ve alınan ücret karşılaştırıldığında reel olarak alınan ücretler yüksek olmasına rağmen Milli Eğitim bu tür girişimlere ses çıkartmadığı gibi teşvik ediyordu. Üstelik alınan kurs ücretler vergisiz bir kazanç şekline dönüşmüştü.
İlkokullarda Kurs açılması yasak olmasına rağmen Milli Eğitim Müdürlükleri bu yasağa rağmen kurs açılmasına göz yummuyorlardı. Veliler de Öğretmen ve Okul kıskacında mecburen öğrencilerini bu kurslara gönderiyorlardı.
Kurslara gönderilen öğrenciler bazı haftalar sınav var diye geri gönderiliyor ve öğrenciler başıboş bırakılıyorlardı. Okullarda verilen kurslar aynı zamanda fırsat eşitsizliği de oluşturuyordu. Varoşlarda, kenar semtlerde veliler kurs ücreti ödeyememekleri için buralarda kurs açılmıyordu.
Tüm bu keşmekeşi değerlendirip öğrencilerin başarıları ne durumda diye baktığımızda hiç de iyi bir tablo ile karşılaşmıyoruz. İlimizin diğer illere göre başarı sıralaması nedir diye bakıyoruz. Ne TEOG’da ne de LYS ve YGS’de başarılı olmadığımızı yaptığımız araştırmada fark ediyoruz.
TEOG sınav sonuçlarında bırakın başarıyı en başarısız iller arasında yer almaktayız. LYS ve YGS’de de ortalamanın altındayız. Peki, yöneticilerimiz ne yapıyor bu arada diye bakıyoruz. Ne yapacaklar keyifler yerinde. Herkes sırtını bir yere dayamış, herkes bir yerden nemalanmış. Yöneticilik vasfı olmayanlar hak hukuk dinlemeden ve çalışmaya gerek duymadan gününü gün etme peşinde varsın başarı olmasın. Varsın yönetmelik kursların açılması yasak desin. Kim ne diyebilir? Tüm yetki kendilerinde, tüm güç ellerinde...