EĞİTİMDE ŞİDDET VE GÜVENLİK SORUNU

Yaklaşık iki hafta önce Belde mahallesinde bulunan Anadolu Lisesinde yaşanan olayı duymayan kalmadı. 30 kişilik bir grup okulu basmış ve 10 öğrenciyi yaralayacak şekilde hunharca saldırmıştı. Halı saha tartışmasıyla başlayan kavganın yol açtığı sonuç okullarda güvenlik konusunu yeniden gündeme almayı gerektirir.

Bakın yine iki gün önce bu sefer Fatih Lisesinde biri 15 diğeri 17 yaşında iki öğrenci henüz kim olduğu bilinmeyen bir serseri tarafından bıçaklanmış. Niye peki? Yan baktın diye. Yan baksan mesele düz baksan mesele kanı kaynıyor ya o kaynayan kanı başkasının kanını dökerek soğutuyor serseri.

Okullarımızda güvenlik sorunu bildim bileli vardır. Kimi zaman küçük çaplı kimi zaman daha büyük ölçekte vahim olaylara yol açar ama kimsenin kılı kıpırdamaz.

Okullardaki bu sorunu gündemine alması gereken temel iki kurum Emniyet ve Milli Eğitim’dir. Gündeminde ve güvenlik sorununu çözmeye dönük bir çabası var mı bilmiyorum. Buna dönük herhangi bir eylem planları mı? Hiç sanmıyorum.

Daha önceki yıllarda da benzer olaylar, okullara saldırılar olmuş, öğretmenler darp edilmiş, öğrenciler bıçaklanmış ve ölümlü olaylar yaşanmıştı. Bu ve benzeri istenmeyen şiddet olaylarının önünü almak en başında öğrenci velilerini bilinçlendirmek ve onlar üzerinden öğrencilere telkinlerde bulunarak sükûneti sağlamak gerekiyor.

Peki bunu kim yapmalı?

Elbette ki en başta eğitimciler ve idareciler olmak üzere milli eğitim camiasının görevidir bu. Milli eğitim bununla ilgili eylem planı hazırlamalı çeşitli sanat dallarıyla öğrencileri şiddet sarmalından çıkarmaya dönük gösteriler programlar ve etkinlikler düzenlemelidir.

Bunu yaptığını düşünmüyorum. Okullarda ve eğitimde şiddet konusunda kaygı taşıdığını da düşünmüyorum. Keşke aksini iddia edebilseler ve deseler ki bakın bizim böyle bir eylem planımız var.

Diğer yandan emniyet güçleri milli eğitimle koordineli bir çalışma yürütmeli ve eğitim kurumlarında gerek öğretmenlerin gerekse de öğrencilerin güvenliğini sağlamaya dönük bir çaba içinde olmalıdır. Bunu nasıl yapacağını biliyordur herhalde.

Ama şimdi birçoğunuz gibi ben de emniyet güçlerinin kendi güvenliklerini sağlamak konusunda bile yetersiz kaldığını düşünüyorum.

Haliyle kendi güvenliğini sağlayamayan güvenlik güçlerinin, tehdit olarak algıladığının güvenliğini sağlamaya çalışır mı ve bu konuda yeterliliğe sahip mi düşünmek lazım.

Halktan kendini korumak mı halkı korumak mı? Bu bölgede görev yapan güvenlik güçlerini en büyük çıkmazı budur herhalde. Son dönemlerde, özellikle 7 Haziran seçimlerinden bu yana başlayan çatışmalı hal içerisinde neredeyse her gün kayıplar veren güvenlik güçleri kendini mi koruyamaya çalışacak halkı mı koruyacak. Hükümetin çözüm süreci masasını dağıtmasından ve PKK’nin savaşı dağlardan şehirlere indirmesinden bu yana güvenlik güçleri ve halkın arasında ciddi bir tedirginlik olduğunu kimse inkar edemez.

Bunu düşünerek güvenlik güçlerinin en temelde kendini korumaya çalıştığını düşünmek ve söylemek yanlış olmaz.

Bu durumda kendini koruma tedirginliğindeki güvenlik güçleri eğitim kurumlarında öğretmenleri ve öğrencileri tehdit ve saldırılardan korumaya dönük bir çaba ve çalışma içerisine girebilir mi?

Giriyor mu, girer mi, girebilir mi? Bilmiyorum. Ama girmeli midir evet girmelidir. Girmeyecekse istifa etmeli çaresizliğe ve acizliğe sığınıp durmaktan vazgeçmelidir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ