- 14-06-2021 16:48
- 14-06-2021 16:49
- 146
Eğitimin hayatımızdaki yeri önemlidir. Eğitim insan için süreklilik arz eder. İnsanın sürekli yenilenmesi için eğitim şarttır.
Eğitimin üç saç ayağı vardır. Biri öğretmen, biri aile diğeri ise öğrencidir. Bu üç saç ayağının da sağlam durması gerekir.
Eğitimde aile, öğrencisini yetiştirmek için giderek hassaslaşmaktadır. Aile, öğrencisini yetiştirmek için özveride bulunmaktadır.
Neredeyse rekabet halinde olan Aileler, çocuklarının iyi bölümleri kazanması için maddi manevi her türlü fedakârlıkta bulunuyorlar.
Eğitimden gelir elde eden kesimin bir bölümü, Ailelerin bu istek ve arzularını fırsatta çevirmek istemektedirler.
Bazı kırtasiye ve kitapçılar aileleri sömürmek için her türlü yolu denemektedirler. Bazı öğretmenlerle anlaşarak aileleri kendi kırtasiye ve kitapçı dükkânlarına yönlendirmektedirler.
Özellikle bağlı bulundukları yayınevinin kitaplarını ailelere fahiş fiyatlarla satmaktadırlar. Bazı kırtasiyeler satılmaması gereken tanıtım kitaplarını ailelere satmaktadırlar.
Bazı kırtasiye ve dershaneler anlaşarak öğrencileri belirli yayınlara mahkûm ederek aileleri sömürmektedirler.
Şimdi gelelim bir kısım öğretmenlere bunlar da maaş ve ek ders aldıkları Milli Eğitim Okullarında kadrolu olmalarını fırsata çevirmektedirler.
Bir şekilde iyi okullara veya daha doğru tanımla iyi öğrencilerin olduğu okullara tayin aldırarak paye elde etmektedirler.
İyi öğrencilerin ve hassas Velilerin öğrencilerini gönderdiği okullara tayin çıkararak bu Okul öğrencilerine özel ders verme peşine düşmektedirler.
Okullara mesaisini vermeleri gerekirken bu Okulları ek para kazanma materyali haline dönüşmektedirler.
İdare ile az ders alma konusunda pazarlığa girişen veya anlaşmasına varan öğretmenler zamanlarının çoğunu özel derse ayırmaktadırlar.
Dolayısıyla zamanlarının çoğunu özel derse ayırarak yüksek ücretler elde eden öğretmenlerin kadrolarının bulunduğu Okullara pek faydaları olmamaktadır.
Ayrıca bu öğretmenlerin bir kısmı özel ders verdikleri öğrencilerine anlaşmalı oldukları kırtasiyenin kitaplarını aldırmaktadırlar.
Son zamanlarda bazı Velilerden şunu duymaktayız. Veliler öğrencilerinin öğretmenlerinin dershane açtıklarını söylemektedirler.
Özel dershane açan öğretmenler Devlet Okullarındaki öğrencilerin bu açtıkları dershanelere gelmeleri konusunda telkinde bulunmaktadırlar.
Öğrencilere şöyle demektedirler. “Okulda görmediğiniz konular var. Eğer bu konuları görmek istiyorsanız açtığımız dershaneye geliniz.”
Özrü kabahatinden büyük misali sanki konuları eksik görmeleri kendi kabahatleri değilmiş gibi bir de ekstra parayla eksik konuyu öğreteceklermiş!
Burada Okul idaresi ve Milli Eğitim Müdürlüğü de kabahatlidir. Çünkü, giderek yaygınlaşan ve aslında öğretmen için suç sayılan ücretli ek iş yapıldığı halde sessiz kalmaktadırlar.
Tabii burada fırsat eşitliği de yok olmaktadır. Zira dershaneye giden ve özel ders alan öğrenci ile dershaneye gitmeyen ve/veya özel ders almayan öğrenci geri planda kalmaktadır.
Giderek kontrolü sağlanamayan ve kontrol edilmek istenmeyen bu durum karşısında Veliler mağdur olmaktadır.
Peki, Dershanelerin başarısı ne durumdadır diye baktığımızda birçoğunun başarılı olmadığını ve reklam peşinde olduklarını görürüz.
İyi ve çalışkan öğrencileri bedava okutup reklam yapıp diğer öğrencileri dershanelerine çekmeye çalışan kişiler Velilerin ve öğrencilerin hakkını gasp etmektedirler.
Gelelim bu seneki LGS sınavına ki umarım YKS bu şekilde olmaz. Çünkü LGS, öğrencileri eğitimden soğuttu.
Bu seneki LGS sınavı basit düzeyde olacak denildi. Zira iki yıldır eğitim verilmiyordu. Öğrenciler okulların kapalı olması nedeniyle rehavete kapılmıştı.
Ama söylenenin tam tersi yapıldı. Özellikle LGS sınavında sorulan Matematik soruları çok zordu.
Matematik sorularının bu kadar zor sorulması öğrencileri matematikten soğuttu. Aynı zamanda Öğrencileri okuldan ve eğitimden de soğuttu.
Sınav derecelendirmesi yapmak istiyorsanız her türlü seviyeden soru sorarsınız. Çok zor, Zor, Orta ve Kolay olmak üzere soru seviyeleri derecelendirilmeli idi.
Öğrenciler de aynı bu şekilde çok iyi, iyi, orta ve kötü olmak üzere seviyeleri belirlenebilirdi. Sıralama bu şekilde tespit edilebilirdi.
Ama soruların tümünü zor sorarsanız derecelendirmeyi yapamayacağınız gibi bu yöntemle üst seviye ve sınırlı sayıda öğrenciyi faydalandırmış olursunuz.
Üst seviye ve sınırlı sayıdaki öğrenci dışında kalan öğrenciler arasındaki derecelerde boşluk olur. Ara dereceler kaybolur.
Nitekim her öğrencinin Okullar kapalı olduğu için eksik kalan eğitimini özel derslerle takviye etme imkânı bulunmamaktadır.