- 09-01-2024 00:00
- 08-01-2024 17:09
- 146
Emeklilerin, hayat pahalılığının yaşandığı bu dönemde hali perişanlıktır. Açlık sınırının altına düşen maaşları ile ölüm sınırına dayanmışlardır.
Emekli ismi üzerinde; emek vermiş, çaba harcamış ve artık kalan ömrünü huzur içinde yaşamaya hasretmiştir. Ama çabalarının sonucu boşa çıkmıştır.
Öyle komik bir maaş almaktadır ki, maaşları dört kişilik bir çekirdek ailenin üç öğün simit ve çay masraflarına yetmeyecek durumdadır.
Peki, emekli bu kadar çalışması sonucunda; rahat yemek, rahat içmek ve rahat gezmeyi hak etmiyor mu? İlerleyen yaşında rahatsızlıkları artınca tedavi ve ilaç masraflarına güç yetirmezse ona haksızlık olmaz mı?
Özellikle memurlar emekliliği hak ettiği halde emekli olmak istemiyor. Çünkü emekli olsalar çalışırken aldıkları maaştan yüzde altmış daha az maaş alacaklar.
Çalışırken bile zor geçinen memur emekliliği düşünmek bile istemiyor. Çünkü emeklilik geçinmesine yetecek düzeyde değildir.
Memurlar arasında üniversite mezunu ve entelektüel birikimi olan kişiler olduğu halde onları çalışmak zorunda bırakmak ve ilkokul mezunlarından az emekli maaşı vermek haksızlık olmuyor mu?
Ülkemizin gelişmesi için ekonomik değerin çalışanın okuma düzeyi, birikimi ve niteliği ile orantılanmak gerekir. Aksi takdirde okumak ve nitelik benimsenen bir şey olmaz.
Normal şartlarda asgari ücretin altında herhangi bir ücretin olmaması gerekir. Nitekim asgari ücret ismi üzerinde en az ücrettir.
Ancak bugün emekli maaşları neredeyse asgari ücretin yarısıdır. Minimum ücretin altında olan bu ücretle geçinmek mümkün değildir.
Kimileri de aklınca memur ve işçileri emeklilerle karşı karşıya getirmek istiyor. Sanki birbirlerinin rakibi konumundadırlar. Sanki memur ve işçiler de emekli olup aynı hale düşmeyecekler.
Memur elinde olsa çalışma sınırı olan altmış beş yaşından sonra da çalışmak ister. Zaten elinde imkan olup iş bulanlar bu yaş haddinden sonra da çalışmaktadırlar.
Zira eğer yaş haddinden sonra çalışmayıp emekli maaşına talim etseler aç kalacaklar. İş bulamayanlar çalışma hayatlarının sonucunda ölüm sınırında kalıyorlar.
Hadisi şerif’te; “Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belalar üzerinize sel gibi dökülecekti” denilmektedir. Emeklilerimize bu yüzden de olsa iyi bakmamız gerekir.
Emeklilerimize dönüp baktığımda gerek bilgi birikimleri ile gerekse insani özellikleri ile örnek insanlar olduklarını görüyoruz.
Bunları düşük maaşa mahkum edip geçinmelerini zorlaştırmak makul bir şey olmasa gerekir. Hayat şartlarını zorlaştırmak çocuklarının okumasını zorlaştırmak demektir.
Çocukları sırf bu yüzden okumasa ve yetişmezse yarınımız için kötü olabilir. Memurların emeklilik şartlarını kolaylaştırmak gerekir.
Yoksa emekliliği hak ettikleri zamanda emekli olmayıp ölüm sınırında maaş almaya mahkum olmamak için çalışmak zorunda hissedecekler.