- 07-02-2016 18:53
- 118
2014 yerel seçimlerinde HDP’nin adayıyla arasında sadece 8 oy farkla AKP’den Hasankeyf Belediye Başkanı seçilen Abdulvahap Kusen’i sanırım tanımayan yoktur.
4 dönemdir Hasankeyf Belediye Başkanı olan ve Hasankeyf’in Ilısu Barajının sularına gömülmemesi için yıllardır mücadele eden bir adam Başkan Kusen.
Tabi ki hepinizin aklına takılan benim de aklıma takıldı. Şu an Hasankeyf’i sular altına gömecek projenin yılmaz savunucusu ve uygulayıcısı bir iktidar partisi ve Hasankeyf’in sulara gömülmemesi için mücadele eden aynı iktidar partisinin yerel temsilcisi.
İnsanın kendiyle kavga etmesi gibi dedim hepinizin aklına geldiği şekliyle.
Cumartesi günü buluşmalarımız kapsamında kahvaltıda bir araya geldiğimiz Kusen’le Hasankeyf, Ilısu Barajı, yeni yerleşim yeri vs. birçok konuda konuşma fırsatı bulduk.
“Varlık sebebim Hasankeyf benim için her şeyden önce gelir” diyor Kusen. 4 dönemdir iktidar değişmiş, parti değişmiş ama başkan ve fikirleri değişmemiş, öte yandan Hasankeyf’in kara talihi de değişmemiş, değiştirilememiş.
Başkan Kusen, çok acı bir cümleyle özetliyor olacakları ve kendilerine layık görülen hali “Sular altında kalacak olan anne babamın mezarının değeri ölçülemez” Hiç düşünmediğim aklıma hiç gelemeyen bir açıya çevirdi düşüncelerimi. Empati kurduğumda rahmetli annemin sular altında kalma olasılığı bile tahammül edilemez dedim.
Kusen, değeri ölçülemez dediyse de değer ölçenlerin nasıl adaletsiz bir şekilde değer ölçtüklerine ve Hasankeyf’te kamulaştırma bedellerinin Yusufeli Barajı’ndaki kamulaştırma bedellerine yaklaşamadığını hatta Yusufeli’nde biçilen değerlerin Hasankeyf’in en az 20 katı olduğuna dikkatimizi çekiyor.
Gerekçe olarak Yusufeli’nde kamulaştırılacak alanın Hasankeyf’teki alana oranla çok az olması ise olayın komik tarafı. Maalesef ki Hasankeyflinin elindeki araziler çok ucuza satın alınıyor. Ve yüzde 60’ı arazisini anlaşma yoluyla satmış görünüyor.
Baraj ne durumda derseniz gövdesi yüzde 90 oranında tamamlanmış. Aslına bakarsanız Başkan Kusen, Ilısu Barajına karşı olmadığını ama Hasankeyf’in baraj suları altında bırakılmasına karşı olduğunu açık bir şekilde ifade ediyor. Baraj iptal edilmese dahi proje Hasankeyf’i sulara gömmeyecek biçimde revize edilebilirdi diyor.
Hükümetin daha doğrusu devletin ısrarla vazgeçmediği Ilısu Baraj projesi her ne kadar enerji açığını gidermeye dönük de olsa maalesef ki bölgenin çevre sağlığı açısından ortaya çıkaracağı sonuçları ve Hasankeyf’i sular altında bırakması ile halk üzerinde moral ve yaşam motivasyonu açığını büyütüyor.
Genel anlamda Hasankeyf’te yapılan kazıların çok yetersiz olduğunu söyleyen Kusen “Hasankeyf henüz kazılmadı” şeklinde konuşuyor.
Şu an Hasankeyf’in yeni yerleşim alanında kamu kurumlarının bittiğini ve belediye hariç bütün kamu kurumlarının taşındığını söyleyen Kusen “Halkın olmadığı, henüz taşınmadığı yerde işim olmaz” diyor.
KAMU GİTMEDİ KURUMLARI GİTTİ
Kusen, kara mizah örneği olabilecek bir duruma dikkatimizi çekiyor. Kamunun olmadığı yerde kurumlar ne iş yapar?
Konuşması sırasında Kusen’den öğreniyoruz ki Hasankeyf’in yeni yerleşim alanına ilişkin hak sahipliği de abuk subuk kurallara bağlanmış. En çok 3 yıl geçmişe doğru kütüğü Hasankeyf’te olanların hak sahibi olduğu ama bunların da Hasankeyf’te oturması, aile olması gibi detaylarla sınırlandırıldığı ve yasaların hak sahiplerini azaltmak için akla gelmedik hinlikler yaptığı da ifade ediliyor.
Hasankeyf’e ve yeni yerleşim yerinde hak sahipliği konusunda Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun da Hasankeyflilerden yeni yerleşim yerlerinde satın alarak oturacaklara evlere ilişkin arsa, mühendislik vs. paralarının alınmayacağını söylediğini ama bu sözlerin tutulmadığını dillendiriyor Kusen. “Size 72 bin liraya ev yapıyoruz” diyenlerin sözlerini tutmadıklarını hatırlatan Kusen, son olarak “Hasankeyf mücadelesini bırakmadım, bırakmam. Ben davamdan vazgeçmedim” dedi.