- 04-12-2016 22:15
- 40
Dünya Engelliler Günü münasebetiyle, şehrimizin en aktif engelli organizasyonu olan, engelli basketbol takımını Cumartesi Buluşmalarımızda ağırladık!
O pırlanta gibi gençleri görünce, “engelli kim ?” diye kendime soramadan edemedim!
Yaradan’dan gelen ve bizim önlerine koyduğumuz bütün engelleri özümsemiş, sindirmiş ve üstesinden gelmişler.
Onlar, kendileriyle, engelleriyle ve önlerine koyduğumuz engellere rağmen bizimle barışıklar!
Onlar, engelsiz diye gezen bizim gibi zevatlardan daha azimli, daha inançlı ve daha başarılılar!
Onlar bize verilen nimetlerin farkında, kendilerine verilen zahmetin şükründeler.
Biz ise nimetin farkında olmadığımız gibi kardeşlerimize yüklenen külfetin de farkında değiliz!
O külfeti yüklenmek yerine onlara yük oluyoruz!
Bakışlarımızla, sözlerimizle, engellerimiz ve engellemelerimizle…
Cami yapıyoruz ayağı olmayan biri nasıl gelir demiyoruz.
Yol yapıyoruz, gözü olmayan biri nasıl yürür demiyoruz.
Bankamatik ve banko yapıyoruz tekerlekli sandalyede ki kardeşimiz nasıl ulaşır demiyoruz. WC yapıyoruz yanına engelli WC koyuyoruz ama onu da ambar olarak kullanıyoruz!
Otoparkta engelli tabelasının altına direk park ediyor, yürüyemeyen ve Allah’ın bize emaneti olan kardeşlerimiz nasıl park edip yürüyecek diye düşünmüyoruz!
Sorun tam da burada DÜŞÜNMÜYORUZ!
Onların engellerini de onlara yarattığımız engelleri de yarın onların durumuna düşebileceğimiz gerçeğini de…
Biliyorsunuz, medeni denen hukukta da İslami hukukta da ahlak kurallarında da suçlu olmak için illaki bir şey yapmış olmak gerekmez!
Bazen bir şey yapmadığınız için suçlusunuzdur!
Suçunuzun sınırları, eldeki imkânlarınızla sınırlıdır.
Toplumdaki her fertte bir sorumsuzluk suçu mevcut!
Asıl suç ise elde imkân, etki ve yetki olan kişilerde!
Eğer paranız, makamınız, gücünüz ve sözünüz varsa ve bunu esirgiyorsanız, Allah esirgesin çok büyük vebal altındasınız!
Onları hor görmek, eksik görmek, muhtaç görmek, farklı görmek, hastalıklı ruh halinin tezahürü olan ciddi bir idrak yolu problemidir!
Onlar asıl olanlardır. Allah bize onlardan çok malzeme vermişse, bu, biz onlardan iyi olduğumuz için değildir. Bizim onlara hizmet etmemiz içindir!
Hizmet edilenler her zaman iyi ve üstün olanlardır!
Sakın hizmeti aksatıp, nankörlük etmeyin!
Size verilen fazla malzemenin hakkını verin!
Verin ki veren geri almasın!
Yolda bir engelli gördüğünüzde aynaya baktığınızı düşünün.
Orda görüneni, kendiniz, eşiniz veya çocuğunuz olarak hayal edin. Edin ve tekrar bakın, hadi bakın bakalım…
Hak sahibine hakkını vermenin minnet değil, nimet olarak algılandığı bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…