- 12-03-2022 07:20
- 11-03-2022 16:14
- 3260
Sevgili Sonsöz Gazetesi okurları;
Bu haftada sizlere faydalı bilgiler paylaşmak istedim.
Akaryakıt zamlarını, doğalgaz zamlarını, hayat pahallılığını yazıp, sizlerin morallerini bozmak istemiyorum.
Son günlerde herkes gibi bizlerde günü kurtarma derdindeyiz ve günü kazasız belasız ve şükürle kapattığımız zaman mutlu oluyoruz.
Herkesteki genel kanı bugünleri de arayacağız;
Allah bugünlerimizi aratmasın diyor sizleri faydalı bilgileri okumanızı tavsiye ediyorum;
***
HALK ARASINDA BİR SÖYLENTİ VARDIR:
"Ceviz ağacının dibinde ve gölgesinde oturulmaz, adamı erken öldürür" denir.
Bu söz yüzünden de ceviz gölgesinde oturmak makbul değildir...
Peki bunun neden söylenildiğini hiç düşündünüz mü?
Ceviz ağacı sülfür gazı salgılar.
Havadaki diğer gazlardan daha ağır olduğu için dibe çöker ve cevizin altında oturanı sersemletir. Halkta yanlış bir kanaat olarak yerleşmiş.
Oysa, Sülfür gazının ozon tabakasını tamir etme özelliği var.
Sırf bu sebepten dolayı bile dünyadaki ceviz ağacının sayısının artırılması gerekiyor.
Meyvesiyle Beynimizi, Çıkardığı Gazıyla Ozon Tabakasını Tamir Ediyor. Daha Ne Olsun...
BAHÇENİZE CEVİZ AĞACI DİKMENİZ DİLEĞİYLE.
***
DİLENCİ
Bir genç adam dilenciye 5 TL vermiş.
Dilenci genç adama sinirlenmiş.
— Eskiden daha çok para verirdin. Gittikçe daha az sadaka veriyorsun, demiş.
Genç adam da:
— Beş yıl önce 20 TL veriyordum. O zaman daha nişanlanmamıştım. Sonra nişanlandım. 15 TL vermeye başladım.
İki yıl önce evlendim. Sana 10 TL vermek zorunda kaldım. Şimdi çocuğum oldu 5 TL veriyorum, demiş.
Dilenci ne dese beğenirsiniz.????
— Desene sen evini benim paramla geçindiriyorsun.
***
TUTGUÇ
"Kahvaltı" sözü, "kahve" ve "alt" kelimelerinden oluşan birleşik bir kelime. "Sabah içilen kahveden önce yenen hafif yemek" anlamına geliyor.
Peki ya kahve keşfedilip yaygınlaşmadan önce kahvaltıya ne deniyordu hiç merak ettiniz mi?
Türkçede eskiden kahvaltı kelimesinin karşılığı "Tutguç" idi. "Kuşluk vaktinde yenilen bir parça yemek" anlamında kullanılan tutguç'un dudak kelimesi ile ilişkili olduğu ve "dudağın tutabileceği kadar, az miktarda yemek" anlamına geldiği düşünülüyor.
Resim: Gelibolulu Mustafa Ali'nin Nusretname eserinden Lala Mustafa Paşa'nın yeniçeri komutanlarıyla ettiği serpme kahvaltıyı gösteren bir minyatür.