FELAKET MEVSİMİ

FELAKET MEVSİMİ

Yaz mevsimi denince akla tatil, gezi, eğlence ve deniz gelirdi.

Tabiatın meyvelerini sunduğu, özgürlük alanının genişlediği mevsim olan yaz, bu kez felakete dönüştü.

Yazın başlaması ile felaketler art arda geldi.

Önce kuraklık içimizi burktu.

Son yılların en büyük kuraklığı nedeniyle çiftçi zor günler yaşıyor.

Kuraklıktan kaynaklı başta ekmek olmak üzere, hayvansal ürünler şimdiden zamlandı.

İklim değişikliği ve kuraklıktan sonra Karadeniz’i ve Doğu Anadolu Bölgesini sel vurdu.

Dereler, önüne köyleri ve kasabaları alıp sürükledi, ciddi manada mal ve can kaybı yaşandı.

Düşüşe geçen korona, değişik varyantlarla yeniden artış gösterdi.

Hastanelerde yine yer kalmadı.

Hastalıklardan kaynaklı ölümler arttı

Kirlilikten kaynaklı denizleri istila eden ve halk arasında deniz salyası ya da "kaykay" olarak da bilinen müsilajdaki artış, tehlike sinyalleri verdi.

Orman yangınları ile ciğerlerimiz yandı.

Tarihin bir anda en çok ve kapsamlı orman yangınları ile insanlığın geleceği adım adım yok oldu.

Yüreğimizde bu yangın alev alev yükselirken, bir uğursuz katliam haberi geldi.

İki aile arasında her ne kadar husumetten kaynaklı ise de siyasilerin kutuplaştırıcı diliyle artan milletçilik ve ırkçılık, bu saldırıyı tetikledi.

Birileri milliyetçiliği kendi özel meselelerinde kalkan olarak kullanıyor ve yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışıyor.

Olaydan sonra da meseleyi basitleştiren, diğer bir taraftan çarpıtan Türk-Kürt çatışmasına dönüştüren söylem ve davranışlar oldu.

Başta milliyetçi kesimler ve siyasiler, yetkili makamların, ayrımcı ve kutuplaştırıcı dili terk etmeleri gerekir.

İnsanları, fikir, etnik kimlik ve siyasi görüşe göre kategorize etmek son derece yanlıştır.

Herkese adaletli ve eşit mesafede yaklaşılmalı.

Şayet zamanında Konya’da cereyan eden hadisede 7 kişinin katilleri milliyetçi naralar atıp ‘biz sizi burada barındırmayız’ dediklerinde gereği yapılsaydı, belki bu vahşet yaşanmazdı.

Felakete dönüşen bu yaz mevsiminde yaşananların hiç biri tesadüf değildir.

Yaşanan tüm olumsuzluklardan siyasiler, kurumlar ve bireyler, ibret almalı ve sonuçlar çıkarmalıdır.

Kuraklık,

Korona,

Denizlerdeki salya,

Sel felaketi,

Orman yangınları,

Konya’daki vahşet,

Bunların hepsi ihmallerin ve vurdumduymazlıkların birer sonucudur.

Bu nedenle herkesin şapkasını bir kez daha önüne koyup, ‘ben, biz nerede hata yaptık?” diye düşünmesi gerekir.

Sonuç olarak felaket mevsiminin yaşanmasında hepimizin rolü ve etkisi var.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ