- 03-10-2021 15:25
- 110
Her sene bu zamanlar, anız yangınları ve sorumlularını sinkafla anmasam eksik kalırım.
Yazmam konusunda en çok talep ve baskı altına alındığım konulardan biridir anız yangınları.
Daha önce “İnsan, Anız Yakan Bir Hayvandır” demiştim.
Her yıl tekrarlayan bu sorun artık hayatımızın bir parçası oldu gibi. Sıradanlaştı. Onlar yakacak, biz ağız dolusu bela okuyup duracağız.
Güzel başlık atmış Sonsöz Gazetesi “Felaket Yeniden”.
Distopik iç karartan filmlerin adını çağrıştırıyor. Artık bu sorunun çözülebileceğine ilişkin inancım kalmadı.
Ne, anızı yakan, kara kör cahil insanlar biter ya da değişir ne de yetkililer bu felaketi engellemeye dönük caydırıcı tedbirler ve yaptırımlara başvurur.
Ne köylülere ne de devlete inancım kalmadı. Hiç oldu mu derseniz, köylülere ve daha geniş anlamda halka bir dönem oldu diyebilirim.
Ama devlete!
Güldürmeyin beni.
Efendimiz diye tepemize çıkardığınıza bakın. Toprağı sürmek için kullanacağı 5-10 litre mazotun maliyetinden kaçmak için ne canlı bıraktı toprakta ne de halk sağlığı.
Çiftçiler, toprağı sürerken kullanacağı birkaç litre mazotun maliyetinden kaçmak için, bebeği, çoluğu çocuğu, yaşlısı genci hepimize zehir pompalıyor. Evlerimizin içini kapkara anız külleriyle dolduruyor.
Ben hakkımı helal etmiyorum. Ne çiftçiye ne de bu sorunu çözmek konusunda basiretsiz ve yetersiz kalan yetkililere hakkımı helal etmiyorum.
Geçen sene bazı kurumlar el birliğiyle sorunun üstüne kısmen eğilmiş merkez ve çevre ilçelerde çiftçilerle görüşüp az da olsa bir şeyler yapmaya çalışmıştı. Anızın ve dumanlarının bütünüyle önüne geçmedilerse de kısmen azalmasını sağlamışlardı.
Bu sene kim ne yaptı?
Vatandaş, yetkililerin bu sorunun önüne geçebileceğine artık inanmıyor. Yetkililer de artık vatandaşın yaptığı gibi kapı penceresini ve de göz ve kulaklarını kapatmakla yetiniyor sanki.
Artık klişe sorunlarımızdan biri haline gelen bu konuya ilişkin geleneksel anız festivalleri mi düzenlesek diyorum. Kurdelelerle, törenlerle başlatalım anız dönemlerini.
Ne yapılmalı?
Bilmiyorum. Bilmem de gerekmiyor.
Düşünmek ve zehirlenmek istemiyorum sadece. Devlet dediğin benim ve ailemin sağlıklı yaşaması için bütün önlemleri almakla yükümlüdür.
Ben vatandaşım, klişe ifadenizle ödediğim vergilerin bana yol su elektrik olarak dönmesini beklerim. Anız ve duman olarak değil.
Ödediğim vergilerle çiftçiye verdiğiniz mısır teşviklerinin bana dönüşüdür anız, duman ya da şu zehir. Artık o teşviklerin sonlandırılması mı dersiniz.
Çözün şu sorunu.
Nasıl mı?
Anız cezalarının misliyle artırılması mı dersiniz, bu laneti bize musallat eden hayvanların tespiti konusunda köy muhtarlarının da sorumlu tutulması mı?
Mazotu ücretsiz vermek mi, Zirai makinelerle ücretsiz hizmet vermek mi?
Yok arkadaş bu hayvanları ödüllendirmek olur. Nasıl çözersiniz bilmiyorum ama artık zehir solumak istemiyorum.