FİRARPEREST

FİRARPEREST

 “Firarperest” kelimesini şu ana kadar duydunuz mu? İtiraf edeyim şu ana kadar hiç duymadım. Hayalperest, hakperest, putperest, maceraperest… duydum ama firarperest’i hiç duymadım. Kelimenin anlamını merak ettiğim için sözlüğe baktım, google’dan arattım ama firarperest’in anlamına dair herhangi bir bilgiye ulaşamadım. Bu durum Elif Şafak’ın “Firarperest” adlı kitabını okuma isteği uyandırdı bende.

 Ne anlama geliyor firarperest sahiden? Üzerinde biraz düşününce bu kelimenin iki farklı kelimenin birleşmesiyle oluştuğunu fark ettim: “Firar” ve ”perest”.

   Firar, bir yerden kaçıp kurtulmak anlamına gelir. Kulağa olumsuz bir kelime gibi geliyor olabilir. Adalete karşı gelme, yasaları çiğneme anlamına geliyor. Diğer taraftan özgürlüğe, yenilikleri keşfetmeye, dar kalıplardan kurtulmaya duyulan özlemi, arzuyu da ifade ettiği için olumlu gizli bir anlamı da var. Zira keşfedebilmemiz için tanıdığımız, bildiğimiz dünyanın dışına çıkabilmeyi de göze almamız gerekir.

    Perest ise sonuna geldiği kelimeye, bir şeye tapmak, düşkün olmak, bir şeyi taparcasına sevmek ve benimsemek anlamı veren bir son ektir. Menfaatperest, şehvetperest, şekilperest gibi…

   Şimdi “Firar” ve “perest” kelimelerini bir araya getirdiğimizde ortaya çıkan “Firarperest” kendini keşfetmeye, ruhunu özgürleştirmeye düşkün olmak anlamlarını ifade eder.

Şafak şöyle diyor; “ insan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, ötekini keşfetmek…”(syf, 15)

    Peki! Nereden kaçmak, neyden kaçmak?

   Önyargılarımızdan, alışkanlıklarımızdan, hurafelerden, konfor alanımızdan, ezberlerimizden, eski zihniyetimizden, normlarımızdan, tabularımızdan…

   Biz, insanlar özgür olabilme özelliğine sahip bir zihin, ruh ve fiziksel donanımla dünyaya geliriz. Bu durum, kendimizi eğitme ve geliştirme sorumluluğunu yükler bize. Çünkü insan, yapısında değişebilme ve dönüşebilme özelliklerini taşır.    

  İçinde yetiştiğimiz toplumun inancını, zihniyetini, örf adetlerini, toplumsal normları gibi olumlu ve olumsuz özelliklerini de taşırız. Bitkinin yetiştiği bölgede bulunan toprak ve iklim özelliklerini taşıması gibi.

   Doğruları doğrularımız, yanlışları yanlışlarımız, inançları inançlarımız olur. Bu özellikler ilk bilgi kaynaklarımızı oluşturur. Ve bu bilgiler ışığında dünyaya bakarız.

   Bu nitelikler güçlendikçe bakış açımız daralır, hoşgörümüz zayıflar, gittikçe dar ve kısır çevremize sıkışır kalırız. Önce gerçek hayattan daha sonradan da kendimizden soğumaya başlarız. Dıştan içe doğru. Çünkü hayat kaynağımızla olan bağımız kopmuştur.

   Sorgulamadan, araştırmadan, zihinsel süreçlerden geçirmeden edindiğimiz bilgilerin laneti, zihnimizin ve ruhumuzun etrafına kalın duvarlar örerek onların dış dünyaya açılmasını ve dış dünyadan beslenmesini engellemektedir.

   Bu durum insan yapısına aykırıdır. İnsan yapısı, mücadele etmek, farklılıklara açılmak ister. Rüzgara inat ha bire yükselen uçurtma gibi. Farklı kaynaklardan beslenmek, şaşırmak, farklılıkları görmek, sorgulamak, karşılaştırmak, bozup tekrar yapmak… ister.

 Şafak şöyle diyor; ”çakılı kalmamak sırf alışkanlıklarından ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oradan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak, kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlığına… şaşırmak ölene kadar… şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek…  ” (syf, 15)

   Elif Şafak kitabında çok farklı konulara değinmiş; kadına, kadın haklarına, kadının bireyselliğine, kadının toplumdaki yerine, kadınların yaşadığı problemlere,evliliğe,  kadın-erkek ilişkisine, aşka, güncel olaylara, toplumsal olaylara, örf adete, sanata, edebiyata, edebiyat dünyasındaki çekişmelere, eğitime, kitap okumaya, seyahate…

   Yazar sorunları tespit ediyor, sorunlara çözümler sunuyor, kavramlara yeni anlamlar yüklüyor ve bunları çarpıcı bir şekilde resmediyor, usta kalemiyle.

   Kitapta kadın ve kadın-erkek ilişkisine daha çok yer verilmişse de bakış açınızı zenginleştirecek, size yeni fikirler kazandıracak yazılar da bulunmakta.

   Her bir sayfasında farklı bir görüş, yeni tatlar, yeni bakış açıları olan; sıkılmadan, kahvenizi yudumlarken okuyabileceğiniz, sohbet tadında keyifli bir kitap.

İyi okumalar…

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
İkram Okay
İkram Okay 2 yıl önce
Halocam senin bu yazının okudukdan sonra anladım ki bizler olan tır şoförleri de birer firarperest misiz