- 01-12-2014 19:23
- 140
Hükümetin, Alevi açılımı konusunda son bir haftadır yaptıklarını ve muhalefetin yapılanlara tepkilerini hep beraber izledik. Alevi açılımı beraberinde tarihi sorgulamayı getirdi. Resmi tarihin; Anadolu coğrafyasında yapılanlar ortaya çıktıkça eksik veya yanlış olduğunu görüyoruz.
Başbakan Davutoğlu’nun “Tunceli” önceki adıyla “Dersim” gezisini önemli buluyorum. Kim ne derse desin, yanlışları ve zulümleri konuşma ortamı oluşturan bu tür girişimler takdir edilmelidir. Artık, Statüko ve Devletçi zihniyetten sıyrılıp Millet adına hareket etme zamanı gelmiştir.
“Mızrak Çuvala sığmamaktadır” Artık geçmişle yüzleşme vakti gelmiştir. Dersim’de Alevilere yapılanlar, Piran’da Şeyh Said ve beraberinde Zaza’lara yapılanlar, İskilip’te İskilipli Atıf Hoca’ya yapılanlar, Menemen olaylarının içyüzü, Çerkez Ethem’e yapılanlar v.s daha birçok karanlık olay aydınlatılmalıdır.
TBMM,Genelkurmay ve diğer Osmanlı arşivleri açılmalı ve araştırılmalıdır.Özellikle 1900 ile 1950 yılları arasındaki tarih daha net ve şeffaf hale getirilmelidir. İstiklal Mahkemelerinin özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaptıkları tarafsız bir gözle değerlendirilmeli ve yapılan değerlendirmeler halkla paylaşılmalıdır.
TBMM tarafından değişik kesimleri kapsayan ve Tarihçilerin oluşturduğu bir komisyon marifeti ile Cumhuriyet sonrası tarih Osmanlı arşivindeki belgeler üzerinden irdelenmelidir. İstiklal mahkemelerinin başkanları “Kılıç Ali” ile “Kel Ali” lakaplı kişilerin verdikleri idamların gerekçeleri ortaya çıkarılmalıdır. Hukukçu kimliğine sahip olmayan kişilerin neye dayanarak hakim yapıldığı da araştırılmalıdır.
Her nerede olursa olsun zulmün ve baskının ila nihaye devam etmediği görülmüştür. Baskı ve sindirmelerin insanlarda bir öfke ve kin birikimine yol açtığı da fark edilmiştir. Kürtlerin yaşadıkları bölgelerden batıya göç ettirilmeleri, asimilasyona uğratılmak istenilmeleri sonuç vermediği gibi Kürtlerin Devlet’e karşı pozisyon almalarına neden olmuştur.
Resmi ağızla anlatılan ve halen tarih kitaplarında yer alan olayların gerçekçi bir şekilde düzeltilmesi vakti gelmiştir. Uzun süredir iktidarı ellerinde bulunduran ulusçu zihniyet gerçeğe gözünü kapatıp statükoyu devam ettirdi. Ancak “Güneş balçıkla sıvanmaz” deyimi bize gerçeklerin er geç ortaya çıkacağını anlattığı üzere tarih çelişkileri de artık sayfalarda daha fazla yer alamaz.
Hükümet elindeki iktidarı değerlendirerek bu coğrafyada yaşayan her kim olursa olsun zulme uğramış olanı zalim karşısında savunmalıdır. Zalimin zulmünü ortaya çıkarmalı ve tarihin yapılan zulümle beraber itibarını tarih kitaplarındaki yanlış cümle ve ifadelerle zedelemeye çalıştığı kişilere itibarını kazandırmalıdır.