GÜN, BİRLİK OLMA GÜNÜDÜR...

Hep birlikte Türkiye’mize oynanan oyunları görüyor izliyoruz.

Dünya siyaset arenasında nelerin olup bittiğine birlikte şahit oluyoruz.

Bir yandan ABD dansözünün yapmadığı çirkeflik kalmıyor.

Terör örgütlerine destek çıkarak, her tür lojistik yardımları yaparak, onları silahlandırarak gizli aşikâr emellerini burnumuzun dibinde plan ve projelerini gerçeklemeye çalışırken, bize de akıl veriyor.

FETÖ terör örgütünün liderini, darbe girişiminin baş mimarisini ve sivil kadrosunu kollayıp koruyarak eften püften bahanelerle bizi geçiştiriyor.

Aleyhimize çalıştığı yetmiyormuş gibi dost görünümlü oyununu da sürdürmeyi ihmal etmiyor.

Gelelim Almanya’ya;

Oradaki vatandaşlarımız, neredeyse 3 kuşaktır dostluk içinde olduğumuz Almanya’yı direk veya dolaylı katkılarıyla imar etti, kalkındırdı.

Dünyaya açıldılar ve kalkınan ülkeler sınıfına girdiler.

Adeta devleştiler.

Şimdi de tüm terör örgütlerini ülkelerinde barındırıyorlar.

Uluslararası hukuk ve antlaşmalarımız olduğu halde ülkelerindeki kaçak ve illegal şahısları bize iade etmiyorlar, etmemek için ellerinden gelen bahane ve zorlukları bize set olarak uyguluyorlar.

Utanmadan, arlanmadan demokrasiden dem vuruyorlar.

Neredeyse tüm dünya, bize diş bilemiş.

Adeta her tür gizli düşmanlıklarını ilan etmişçesine ellerinden geleni ardına koymuyorlar.

Terör örgütleri de içerden ve dışardan, dâhili ve harici, ülkemizi hedef almış durumda.

Askeri, siyasi, iktisadi her cephede saldırmaya devam ediyorlar.

Yalnız ülke konumundayız.

Bizim bizden başka dostumuz yok.

Başka vatanımız da yok.

O halde yapılacak en önemli atak ve davranış, mutlak surette birlik içinde olmalıyız.

Siyasiler de ilerideki seçimleri göz önünde bulundurarak seçim yatırımlarını şimdilik dondurucuya kaldırıp olup bitenleri seçim malzemesi yapmaksızın, ülkemizdeki milli ruhu, beraberliği ve kardeşliği ön plana almak zorundalar.

İç huzurumuz için bunca olup biten gelişmeler karşısında yekvücut olmalıyız.

Barış dolu ve huzurlu bir yaşam için birlik olmamız gerekiyor.

Kamplaşmadan, ötekileşmeden, iç huzurumuzu ve güvenliğimizi derhal başarabilmeliyiz.

Unutulmamalı ki kargaşalar, sokak hareketleri ve siyasi kargaşalar, ülkemize hiç bir fayda getirmeyeceği gibi bu tür kaotik durumlar ve bozulan sosyal psikoloji, inanın dış güçlere yarayacaktır.

Zaten hedefleri de kitlelerin asi davranıp isyan etmeleri değil mi?

Bu durumlar ve davranışlar da plan ve projeleri değil mi?

Bu yetmiyormuş gibi İsrail de din penceresini kullanarak, tüm dindarları karşısına alarak sayıları bir buçuk milyarı bulan İslam âleminin nefretini kazanma pahasına olsa da Mescid-i Aksa da terör estiriyor.

Tüm bu olayları göz önünde bulundurursak karşımıza büyük bir proje çıkıyor.

Anlıyorum ki tüm dünya sanki bize diş bilemiş ve hedef Türkiye’ymiş gibi algılıyorum yahut olaylar ve gelişmeler beni böyle algılamaya zorluyor.

Bu arada AB ülkeleri de ellerinden gelen zorlukları önümüze sergilemekten geri kalmıyor.

Bizler ve siyasilerimiz, bu acı tabloya rağmen halen sivri bir dil kullanarak, kamplaşarak, kavgalar ederek birlik dirliğimizi sağlayabilir miyiz?

Önümüze çıkarılan yapay ve suni engel ve krizleri aşmak için güçlü olmak, bir olmak zorundayız, biz buna mecburuz.

Vatandaşlar olarak bu gerçekleri bildiğimiz halde siyasilerimizin bilmemeleri mümkün değildir.

O halde gün, birlik ve dirlik içinde olma zamanıdır.

Olacak zaman kaybının ağır bedellerini dilerim yaşamayız.

Madden manen, iktisadin siyaseten, kalkınma ve akılcı politikalar üretme ve hayata geçirme zamanıdır.

Geç kalmadan önlemler almalıyız.

Zaman kaybına hem zaman yok hem faydası da yok.

Her şey, ülkemiz ve milletimiz için olmalı.

Kalkınması devam etmekte olan ülkemizi çağdaş uygarlıklara taşımalıyız.

En önemli ödevimiz ülkemizi hak ettiği statüye taşıma ödevi olmalıdır…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ