- 20-02-2018 23:31
- 32
İslam dininde cami ve mescitler toplumun şekillenmesinde, düzeninde geleceğin inşasında, hayati öneme sahip mekânlardır.
Günümüzde ise bu görev ve fonksiyonlardan uzak, batı kültürü ile dizayn edilmiş, Hıristiyan anlayışına göre şekillendirilmiş mabed konumundadır.
Sadece belirli ritüelleri yerine getiren belirli zamanlarda belirli konularda insanları motive eden, gelgit, yat kalk, hiçbir şeye karışma, müdahil olma, ne verilirse al. Ara sıra bizim çalışmalarımıza, mekânlarımıza maddi kaynak sağla bunlarla mutmain ol gerisine karışma zihniyeti ile devletin memurları tarafından sevk ve idare edilmektedir.
Bu günkü camiler; insanımızın imanını artırmıyor, Allaha ulaştırmıyor. Neye, niçin, neden inandığımızın bilincini vermiyor. Ebedi mutluluğumuzun kazanılmasına vesile olmuyor. Büyük Sosyoloğ Ali şeraiti’nin ifadesi ile ‘bu günkü camiler zühtün altın buzağıları haline gelmiştir’.
17 Ağutoz 2017 de eski diyanet işleri başkanı Bardakoğlu bomba açıklamasıyla bu günkü toplumun halini, pür mealini ortaya koyuyor. Ey Bardakoğlu görevde iken ne yaptın?
Kur’anı Kerimin Furkan suresi 30. Ayeti kerimede buyurduğu ‘ve o gün Rasül diyecek ki; yarabbi benim ümmetim bu Kur’anı mechurharlaştırdı (yalnızlığa mahkum etti) buyurmaktadır. Peygamberimizin ümmetini tek şikâyet ettiği konu Kur’anın mecburlaştırılmasıdır. Bu günkü toplumumuz bu durumla karşı karşıyadır. Açık bir ifade ile Kur’anı Kerim elimizde olduğu halde hayatın dışında tutulmaktadır. Günümüzde Kur’anın doğrudan bilinmesi yerine, Hadisin bilinmesi zarureti hakimdir. Bu durum Müslüman’ın Kur’an ile tanışmasına mani olmaktadır. Diğer taraftan insanlara Kur’anı açıklayan tefsirler arasında da ayrılık söz konusudur. Rivayet ve dirayet tefsirleri olarak şekillenmiştir. Bu da insanımızın gerçek Kur’an ile buluşmasına mani olmaktadır. Kur’anın sahibi olan Allah’tır, Kur’an ile ilişkimizi düzenleyende odur. Bu hal ve gerçekler göz önüne alınarak Müslüman’ım diyen herkesin yeniden Lailehe illalah diyerek Kur’anı hayat tarzı haline getirme sorumluluk ve endişesini taşıması gerekmektedir. Camilerimiz yeniden Allah’ın evi olma hüviyetine kavuşturulmalıdır. Her yaşta insanımızın İslami eğitimi, azami istifade edebilmeleri için dizayn edilmelidir. Asrın iletişim vasıtaları ile donatılmalı insanımızın ihtiyaç duyduğu kulluk bilinci şekillendirilmelidir. İlim taliplerine her türlü imkan sağlanmalı, camilere ilim itikat ruhu hakim olmalı insanımızda ümmet bilinci oluşturulmalı, hayra çağıran Kur’anın ifadesi ile iyiliği emr eden, Kötülükten alıkoyan, Allah’a inanan toplum oluşturulmalı (Ali İmran)
İslam ümmeti beşeri ve evrensel misyona sahiptir. Kendini peygamberimizin önderliğine uyarlamış, Kur’anın mana ve maksadına geliştirmiş, istişare ve akıl nimetiyle şekillenmiş, insanlık için örnek ve somut model oluşturan, insan neslimizin yetişmesi için camiler dizayn edilmelidir.
Bunun için cami görevlileri İslam bilincine ulaşmış gönüllü insanların sevk ve idaresinde olmalı, istişare esas alınarak idare edilmelidir. Belli şahıs, cemaat ve tarikatın görüş ve meşrebinde değil, İslam’ın esas görüş ve düşünceleri Kur’an hakim olmalıdır. Ancak böylece Allah’ın evi hüviyetine kavuşmuş olacaktır. Camilerimizin Allah’ın evi olma hüviyetine kavuştuğu günleri görme mutluluğuna ermeyi Allah bizlere nasip etsin.
Selam ve dua ile..