Hafif esen meltem tarzında bir söyleşi…

Hafif esen meltem tarzında bir söyleşi…

Veysi Boran’nın yazdığı İki Meltem Arasında adlı kitabı okuduktan sonra iki söyleşisine de katılma fırsatım oldu.

Önde Diyarbakır TÜYAP Kitap Fuarında gerçekleşen söyleşisine, daha sonra da Batman Yeni Sahne’deki söyleşisine katıldım.

Batman’da değerli şair Lal Laleş moderatörlüğünde gerçekleşen Veysi Boran söyleşisine ilgi büyüktü.

Veysi Boan söyleşinin açılışında yaşamından ve yazarlık serüveninden söz etti.

Çünkü İki Meltem Arasında adlı kitabı, ilk eseriydi.

Veysi Boran denince, daha çok iş insanı, 45 yaşa rağmen biriken diplomalar, akademik eğitimler ve fotoğraf sanatçısı kimliği akla geliyor.

İkinci baskısı da gerçekleşen İki Meltem Arasında adlı kitabı ile yazarlık kimliği şimdi daha çok duyulmaya başlandı.

Veysi Boran bu kitabında fotoğraf ve edebiyat sanatını birleştirdiğini dile getirdi söyleşide…

14 yaşında babasını kaybedişini,

8 kardeşin sorumluluğunu üstlenişini, bu yükü halen nasıl taşıdığını, gazetelerin dağıttığı koponlarla ilk olarak dünya klasikleri setini alışını ve bununla birlikte nasıl bir hazineye birden sahip olduğunu, kitap okumaya başladıktan sonra yaşamının nasıl değiştiğini, edebiyat dünyasında kazandığı dostlukları, yazarlarla gizli cenneti keşfettiğini, raflara sığmayan koli koli kitaplarını,

İki Meltem Arasında kitabını yazarken özendiği yazarları, 90’lı yıllardaki olaylar arasında geçirdiği gençlik dönemini, faili meçhul cinayetlere tanıklığını, hafif esen bir meltem tarzında kısık ve sakin bir sesle kendine has dili ve betimlemesi ile anlatırken keyifli bir söyleşi izleme fırsatı sundu izleyiciye.

Sessizlik ve yalnızlığın yazarı olarak kısa sürede tanınan Boran, yazar olmadan önce temel fotoğraf eğitimi almış, dağ bayır ve tarihi kentleri adım adım gezerek iyi fotoğraf kareler yakalamak için 15 yıl boyunca koşturmuş durmuş.

Fotoğraf tutkusu yüzünden tüm bölgeyi adım adım  dolaşmış.

İnsanın coğrafya ilişkisini önce fotoğraf makinesi kadrajında irdelemiş.

İnsan ve doğa ile ilişkisini net öğrenmek için sosyoloji eğitimine başlamış.

Sonra felsefe eğitimini sürdürmüş.

Yüksek lisans eğitimi yapmış.

Okumalar ve yazmalar arasında geçen hayatı olmuş.

Pandemi döneminde kitap yazmaya başlamış.

Yazılar içinde geçen bir hayat…

Görme biçimini yazı ile buluşturmuş.

Okumalar içinde geçen bir hayatın içinde birden yazılar yazmaya başlamış.

Okumalar içinde geçen bir hayatı güzel bir kitapla taçlandırmış.

Fotoğrafla geliştirdiği gözlemleme biçimini yazı ile buluşturmuş.

Ve ortaya güzel bir eser çıkmış.

Bu eser ile birlikte içimizde kendisini gizlemiş bir entelektüeli keşfettik.

Entelektüel bir yaklaşımla coğrafyanın kederini kaleme almış.

Acıları bir romanla yoğrumuş adeta.

İki Meltem Arasında adlı kitapta büyük dedesi Sadullah beyin sürgündeyken memleketine duyduğu hasreti yazmış.

Acıyı tekrar hatırlamak değil elbette.

Söyleşide bir kez daha anlıyoruz ki dedelerinden ve amcalarından duydukları ile içinde kırılmış kanamış bir hissi kaleme dökmüş asılında.

Dağdan ve vadiden gelen birbirine zıt rüzgarlarda ortaya çıkan meltemin sessizliğini anlatmış güzel bir dille.

Acıların bir vadide nasıl dönüştüğünü hafif esen bir meltem tarzında anlatıyor.

İlk kitabın heyecanı vardı biraz da söyleşide.

4 kuşağın yaşamının buluştuğu hakikati araştırmak için girdiği yolda güçlü bir irade ortaya koymuş.

Bu coğrafyada yas tutulurken bir yandan da hayatın devam ettiğini bize hafif esen bir meltemle bir kez daha güzel bir sohbetle anlattığın için teşekkürler Veysi Boran…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ