- 14-03-2021 14:30
- 10828
İstiklal marşı yazılalı 100 yıl oldu. Ne şartlara gelmişti bu millet. Bu Ümmet geçmişte çok kötü günler gördü.
Aç kurtlar gibi üşüşmüşlerdi Ümmetin başına. “Hasta adam” diyorlardı Osmanlıya. Osmanlı imparatorluğunun parçalanması için elinden geleni yapmışlardı.
Bir taraftan Rusya, bir taraftan İngiltere, bir taraftan Fransa Osmanlı İmparatorluğunun çökmesi için her türlü oyunu ve hileyi yapmışlardı.
Sadece dışarıdan değil, içeriden de saldırı altında idi Osmanlı. Osmanlı İmparatorluğunun Fransa’ya gönderip yetiştirmek istediği öğrenciler hain çıkmıştı.
Fransa’ya teknik ve teknoloji öğrenmek için gönderilen öğrenciler Fransa kültürünü ve zihniyetini öğrenip bunu millete enjekte etmeye çalışıyorlardı.
İttihat ve terakki örgütü diye bir örgüt kurulmuştu. Bu örgütün kurulmasında şüphesiz masonların rolü olmuştu.
Masonlar Yahudilerin gerçekleştirmek istediği projelerin maşası idi. Masonlar, Yahudilerin hizmetinde Yahudilere göre Yahudilerden sonra ikinci sınıf idiler.
İttihat terakki Örgütü içinde olup mason olan da vardı. “Hürriyet ve Kardeşlik” gibi süslü sloganlarla gençleri saflarına çekmeye çalıştılar.
Bunda da başarılı oldular. Aslında masonlara dolayısıyla Yahudilere hizmet ettiklerinin farkında değildiler. Şüphesiz onları organize edenler biliyorlardı.
Abdulhamit’i tahtından indirdikten sonra istibdat devrini başlattılar. Oysaki onlar Abdulhamit’i istibdat yapmakla suçluyorlardı.
Kısa sürede Osmanlının parçalanmasına neden oldular. Osmanlının 1. Dünya savaşına girmesine neden oldular.
Yahudiler için Osmanlının savaşa girmesi bulunmaz fırsat idi. Zira bu sebeple Osmanlı daha da zayıflayacak ve parçalanacaktı.
Osmanlının savaşa girmesinde kendilerine hizmet eden İttihat ve Terakki cemiyeti üyelerinin rolü vardı. Onları da Yahudiler yönlendiriyordu.
Osmanlının parçalanması ile Yahudilere de toprak parçası düşecekti. Savaşın çıkması ile Yahudiler Filistin topraklarına kavuşup oraya yerleşecekti.
Derken Birinci Dünya Savaşında birçok cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Çanakkale’de de savaştı. Çanakkale’de yedi düvel birleşip Osmanlının üzerine gelmişti ama Osmanlıyı dize getirememişti.
Çünkü Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal marşı dizelerinde söylediği gibi “Hakkıdır Hakk’a tapan, milletimin İstiklal” sözünde ifade edildiği üzere bu millet hakk’a tapıyordu.
Şüphesiz Hakk’a tapan milletin köleliği kabul etmesi mümkün değildi. Bu millet tanımının içinde; Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Lazlar ve daha nice milletler var idi.
Bugün Çanakkale şehitlerinin mezarını ziyaret ettiğinizde göreceksiniz ki, her İlden ve her milletten insan var. Bu insanlar Çanakkale’de birleşti.
Bu insanları birleştiren iman idi, Din idi. Ümmet bilinci ile bir araya gelmişlerdi. Onları tüm yoksulluk ve yoksunluklarına rağmen yenecek güç yoktu.
Çünkü Allah’ları bir idi. Peygamberleri bir idi. Kur’an’ları bir idi. Onları savaş meydanlarında yenemeyeceklerini bilen küfür siyasetle masada yenmeyi denedi.
Kurtuluş savaşında gerek cephede olsun, gerek cephe dışında cepheyi organize eden olsun sarıklı ve cübbeli hocaları görürsünüz.
Bu millet Dininin gereği küfre karşı savaştı. Bu Vatanı bu toprakları İslam toprakları olarak görüp tüm yoksunluk ve yokluklara rağmen kanının son damlasına kadar savaşmaya ahd etti.
Ümmeti birleştiren güç olan Halifelik müessesi ile Osmanlı, ta Hindistan’a hükmedebiliyordu. Halife’nin bir sözü ile Hindistan’daki Müslüman işçileri İngiliz sömürgesine karşı örgütleyebiliyordu.
İngiliz sömürgeciliği istediği şekilde at oynatamıyordu. Bunun için Halifeliğin ortadan kalkması gerekiyordu.
Halifeliğin ortadan kalkması ile Ümmeti birleştiren güç de ortadan kalkacaktı. Halifeliğin kalkması da yetmeyecekti.
İngiliz Parlamentosu olan Avam Kamarasında Gladston’un 1898 ‘de söylediği şu söz dikkate değer;” Müslümanların elinde ya Kur’an’ı alacağız, ya da Kur’an’dan soğutacağız.”
Halifeliğin kaldırılmasından sonra Kur’an’ı Müslümanların ellerinden almadılar ama Müslümanları Kur’an’dan soğuttular.
Batı taklitçiliği ile Batı zihniyetli nesiller yetişmeye başladı. Önce kıyafetleri ile benzemeye çalıştık. Sonra zihniyet dönüşümü başladı.
Hakk’a tapan ecdadımızın hakkı idi İstiklal. Hakk’a tapmayan neslin hakkıdır kölelik.