HALK TV’Yİ İZLERKEN

Güncelliği ve gündemi yakından izlemek, uzak kalmamak adına Gazeteci Ayşenur Arslan ile Hüsnü Mahalli (Suriyeli Yazar)’ı izliyorum.

İzlerken depresyona girdim desem yeridir. Neden mi? Ayşenur Arslan’la ilgili sizlere satırbaşlarıyla bilgi vereyim daha sonra ana temaya döneceğim.

Bu gazeteci görünümlü bayan 1972 İtalyan dili ve Edebiyatı mezunu. Kendisi Subay kızı. Annesi ile babası MİT mensubu. 1982’de Güneş Gazetesinin Haber Müdürlüğünü yaptı, ayrıldı. Nokta Gazetesinde çalıştı, daha sonra Söz Gazetesinde çalıştı, 49 gün sonra ayrıldı. Arkadaşlarıyla reklâm ajansı kurdu, bir ansiklopediye cinsel bilgiler hakkında İtalyanca çeviri yaptı, daha sonra Cumhuriyet Gazetesinde bir yıl çalıştı, oradan da ayrılıp Star TV’ye geçti. Önce kadın programı yaptı.

Oradan da ayrıldı ATV’ye geçti Ali Kırca’yla uzun yıllar çalıştı, Mehmet Ali Birand ile çalıştı, Aydın Doğan, Dinç Bilgin gibi basın sektörünün kilit isimleriyle çalıştı.

Daha sonra CNN’ de sokak TV’de, Halk TV’de çalışmaya başladı. Halk TV’den ayrıldı. Tekrar Halk TV’de çalıştı, iki kere evlendi. İlk eşiyle 8 ay evli kaldı. İkinci eşi Erbil Tuşalp’tan da kısa sayılacak bir evlilikten sonra ayrıldı.

Bugün tarih itibariyle 13/01/2016 Hüsnü Mahalliyle Ayşe Arslan’ı izledim.

Hayatından ve mesleki çalışmalarından bilgi verdiğim bu gazetecilerin duayeni gibi gösterirken bayanın yalanlarına iftiralarına değindi. Konuları ve çarpıtarak, ekleyerek belli bir amaca hizmet ettiğini görünce depresyona girdim desem yeridir.

Zaten mesleki hayatında gezmediği, ayrılmadığı kurum kalmamış.

Hüsnü Mahalli’de ona yardakçılık yaparak hizmet ediyor.

CHP’nin yan bahçesi sayılan bu Halk TV’yi ciddi bir kurum bilirdim yanılmışım. Ayşenur Arslan gazetecilik yapmıyor gazetecilik maskesi altında İslam’a saldırıyor, dinle uğraşıyor. Bunu kimler neden yaparlar? Ne karşılığında yaparlar? Bu aşağılık saldırılar kimlere yarıyor? An gelecek, gün gelecek teker, teker deşifre olacak.

Bugün yaşayan ve yaşatılan İslam’ın en ciddi, en hatasız kapısı sayılan İsmail Ağa Cemaati Nakşibendî Tarikatının Şeyhi Mahmud Usta Osmanoğlu’na da dil uzatan, o mükemmel kapıya da çamur atmaya çalışan fakat kendi yüzü çamurlanan bayan gazeteci farkına varmadan kendini rezil, rüsva etti desem inanın yeridir. Peki neden?

Dünyada 450 İslam düşünürü ve âlimlerinin oy birliğiyle Şeyh Mahmud Usta Osmanoğlu Hazretlerinin (k.s) en büyük, en bilgili İslam âlimi olduğu kabul edildi ve kendisine ödül verildi.

Böylesi bir Allah (c.c) Dostuna çamur atmak, dil uzatmak cahillik, bilgisizlik kin ve düşmanlık göstermek amaçlı ve art niyetlilik değilse nedir?

1983 yılından beri İsmail Ağa Cemaatiyle yakın ilişkilerim var, onları araştırıyorum, inceliyorum. Oldukça bilgi arşivine sahibim.

Tur atmadığı, gezmediği, kovulmadık kapısı kalmayan Ayşenur Arslan aslında o manevi kapıda, o ayna da kendisini gördü farkında değil. Farkına vardığında geç kalmış olacak. Kim bilir belki de ahirette olmuş olacak bu yaşlı gazeteci bayan. Bu kadar mı din düşmanlığı yapılır anlayamıyorum.

Yazıklar olsun… Allah’ın kendilerine bahşettiği nimetlerden rızıklanıp faydalanıp Allah’a ve dinine, dostlarına düşmanlık yapan bu münafıklara isim koymakta, onları kategorize etmekte zorlanıyorum yazık ki ne yazık!

Asistanı konumunda olan Hüsnü Mahalli de Arap kökenli. Yani Suriyeli 40 yıllık bir gazeteci müsveddesi. Arap olması nedeniyle Arapçaya hâkim olmasından ötürü bilgi ve becerisini Yüce Kur’an’ı Kerim’e ayırsaydı büyük âlim olurdu. İslam’a çatanların saflarında yer alarak büyük zalim olmuş bu küçük rezil adam.

Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve Sonsöz okurlarımız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ