- 28-02-2023 00:12
- 27-02-2023 22:44
- 50
Yaşamak için öldür felsefesi ile hayatın her alanında toplumu geriye götüren kapitalist sistemin birçok hatası yoktur.
Çünkü zaten bu sistem tepeden tırnağa bir hata.
Büyük bir hata.
Ve büyük bir zorunluluk.
Bu zorunlu sistemde hata yapmaya mecbur kaldık. Çünkü eğer hata yapmasaydık toplumun içinden bir birey olamayacaktık.
Toplumun her kesimi kapitalizmin zorunlu kıldığı hataları yaptı. Ama insanın doğası bu sisteme uyum sağlamıyordu bu sebeple insanlar bu kapitalist toplumda kabul görmek için kendilerinden uzaklaştı ve olmadığı kişilere büründü. Ve nihayet insan kendi benliğine yabancılaştı.
Dış dünyaya karşı taktığımız maskeler, psikiyatrideki adıyla personalar, bizi kendi gerçek kişiliğimize yabancılaştıran asıl sebeptir. Böylece toplumun istediği gibi olduk yani aslında sistemin istediği gibi olduk. Dolayısıyla hayatlarımız hatalardan ibaret oldu.
Birkaç hata sayayım.
Ülkece geçtiğimiz bu zor dönemde aklıma ilk olarak yaşadığımız deprem felaketi geldi.
Sisteme uyarak burada yaptığımız en büyük hata sistemin yaptığı algılara maruz kalıp sistemin bizden istediği yapıları inşa etmek oldu.
Sistem tek katlı evleri gecekondulaşma diye tabir ederek aslında olması gereken yapılaşmayı kafamızda küçümsedi. Ve toplumu yüksek katlı lüks binalar, rezidanslar, gökdelenler inşa etmeye zorunlu kıldı. Ve sonuç olarak korkunç enkazlara karşı karşıya kaldık. Buradaki tek hata yapılan algılara düşüp yüksek katlı binalar inşa etmek değil maalesef ki. Binaları inşa eden çalışanların liyakatsiz olmaları da bir hata. Hemde en az ilk saydığım hata kadar büyük bir hata!
Sonrasında yaşadığımız sorunlara çözüm bulamamak da hataydı. Deprem bölgesi yüksek bir ülke olduğumuzu ve geçmişte büyük acılar yaşadığımızı vs. biliyor olmamıza rağmen tedbir almamak hata değilde nedir?
Olacaklara engel olamayız diye mi düşündü birileri
Tamam bu düşünceye hak veriyorum ve şu şekilde bir daha düşünmelerini istiyorum.
Olacaklara engel olamayız tamam, ama depremden sonra olacakları biliyoruz ve bu olmuşları nasıl düzeltebiliriz?
Bunu da düşündünüz mü?
Hayır!
Cevabı ben değil enkazın altındaki insanlar verdi!
Sistemin zorunlu kıldığı hataları yaptık bunun sonucunda zorunlu olarak kötü sonuçlar elde ettik. Peki neden bu sonuçlar için daha önce bir düzenleme yapılmadı?
Bunu ben değil o insanlar soruyor.
O insanlar neler istedi bunlara artık kulak verelim.
Arama kurtarma ekiplerinin sayısı artmalı, iş makineleri ve operatörlerin sayısı artmalı. Çadır, battaniye, ısıtıcı stoğu yapılmalı.
Neden bunların sayısı önceden çoğaltılmadı, neden bunlardan stok yapılmadı diye sormanın şimdi ne faydası var bilemiyorum. Ama madem bu sistemde hata yapmak zorunda kaldık ve madem bu hataların sonuçlarıyla karşı karşıya kalacağız o vakit başımıza gelen felaketleri sürâtli ve kordineli bir şekilde çözmek için, yurdumun her köşesine el uzatabilmek için ve tüm insanlara yardım edebilmek için çözüm üretelim artık.
Ama artık tek çocuk bile bu yaptığımız hatalar yüzünden annesiz kalmadan!
Ama artık bu zorunda kalıp uyguladığımız yanlışlar yüzünden tek insan bile kaybetmeden!
Bir başka büyük hata örneği de, kapitalist sistem içerisinde yaptığımız binbir hatanın sözde çözümü diye görünen ama aslında ayrıca başka büyük bir hata olan "sahte cennetlere" sığınmak. Bu sahte cennetler diye tanımladığım şey birçok insanın kullandığı depresyon ilaçları...
Zorunlu ve olmaması gereken bu sistem içerisinde bunalan, kendine karşı yabancılaşan ve hasta olan bu insanlar yani personaları gelişmiş bu insanlar Prozac toplumu oldular. Yani bu isim kullanılan ilaca göre de değişir. Siz buna Lityum, Xanax, Adderall, Valium, kokain ya da uyuşturucu toplumu da diyebilirsiniz. Bunların arasındaki bazı "sahte mutluluklar" psikiyatri ilaçlarıdır. Bu "iyi eden ilaçlar" korku, anksiyete, konsantrasyon, depresyon sorunları için bir çözüm olarak bulunmuş.
Ama bana göre bunlar çözüm değil, bunlar insanı duygusuzlaştıran, insanın acı ver korkuyu hissetmesini engelleyen uyuşturuculardır.
Bu sahte kaçış yolları kapitalist sistemin işine gelir.
Çünkü sistem uyuşuk zihinler elde ederek onların daha çok hata yapmasını bekler. Daha çok hata demek daha çok kapitalizm demektir.
Liberalizm ve kapitalizm bu hatalarla düzensizliği, adaletsizliği ve eşitsizliği devam ettirerek toplumun büyük çoğunluğunu fakirleşmeye, toplumun elit kısmını da yabancılaşmaya mecbur kıldı.
Personaları, yani toplumda kabul görmek için bireylerin takındığı sahte kimlikleri, gelişmiş bu maskeli elit insanlar benliklerinin özlerindeki zayıf kişilikleri ve gelişmiş persona kişilikleri arasında bir çatışma ve bir yabancılaşma yaşandı. Bu yabancılaşmaya dayanamayıp sahte çözüm yollarına gittiler. Ve sonunda da sistemin tam da istediği gibi uyuşuk zihinleri ile daha çok hata yaptılar.
Bu karmaşık ve bıraksalar aylarca yazabileceğim sorunları elbette sadece ben görmüyorum. Daha verebilecek o kadar çok hata örneği var ki, her birini örnek verdiğimde o örnek ile birlikte binlerce hata örneği daha karşıma çıkıyor.
Bu örnekler yerine her zaman çözüm için yapılan ilk şey sorunun kaynağını bulmak ve buna göre çözümü düşünmek.
O halde sorun nedir?
Başta da dediğim gibi toplumda kabul görebilmek için hepimiz maskeler taktık.
Herşey o maskeleri takarak başladı. Hatalarımız o zaman başladı.
Ben tüm insanların maskelerini çıkarıp geliştirdikleri persona kişiliklerinden zorda olsa sıyrılıp zayıflamış öz benliklerine dönmelerini çözüm olarak görüyorum.
Bu çözümü uygulamak zorundayız çünkü artık daha fazla yaptığımız hatalar yüzünden kimse ölmesin.