- 02-06-2019 19:20
- 8516
Baştan söyleyeyim söyleyeceğimi, bayram müjdemi aldım ben.
O beyaz tülbentli anneler gönül rahatlığıyla şimdi evlerindeler ya en büyük hediye budur benim için.
Sanırım içinde bir şeyler kıpırdamayan, bahar gibi filizlenmeyen yoktur bayramlarda.
Bırakın bayram gününün kendisini o günün gelişi bile özeldir.
Çocukluğumu hatırlıyorum her bayramda mesela.
Keskin ve hiç bitmeyen bir şekilde,
Bütün o güzel anılar film şeridi gibi sıralanıyor birbiri ardı sıra.
Bayrama günler kala bizim için geri sayım da başlardı.
Günler öncesinden arkadaşlar arasında toplanacak harçlıkların ve şekerlerin hesapları yapılırdı hararetle.
Yapılırdı?
Garip bir şey. İnsan her şeyin kendisiyle başlayıp kendisiyle bittiğini sanır.
Öyle mi?
Halbuki şimdini çocukları da aynı hesapları yapıyordur.
Belki şeker eksiktir bu hesapta. Ne de olsa artık her yerde her zaman bol miktarda ve kolaylıkla bulunabiliyor.
Peki ne değişti. Değişen şey harçlık alan değil harçlık dağıtan olmamız.
Artık çocuklara, torunlara verilecek harçlıkların hesabı var herkesin kafasında.
Bayramı beklerken büyükler sevinç ve heyecanla değil kara kara düşünerek geçiriyor zamanını.
Ekonomi malum.
İşsizlik ortada, şahlanan dolar, pusmuş lira.
Şimdi şekerler, tatlılar, çocukların kıyafetleri, harçlıklar...
Bayram nedir? Ortaklaşan sevinçleri mutlulukları paylaşıp çoğaltma günü değil mi?
İyi de burada bir terslik var sanki.
Şimdi bu çıkmazda daha çok tasa ve gerilim hissediyorsak ve kara kara düşünüyorsak yaklaşan gün için!
Bütün bunlar bir yana değişmeyen bir şey var ki onun değeri gerçekten paha biçilemez.
Paran varsa da yoksa da, dost akraba ziyaretleri.
Bir araya gelme, bir olma duygusu.
Böyle karmakarışık duygularla giriyorum bayrama ama yine de değmeyin keyfime.
O beyaz tülbentli anaların ellerinden öpüyorum.