- 25-07-2022 01:01
- 24-07-2022 14:02
- 3714
İnsan sosyal bir varlık olup tek başına yaşayamaz. Her ne kadar özel bir yaşantısı varsa da sonuçta toplum ile iç içe yaşamak zorundadır.
İç içe yaşadığı toplumun kurallarına uymak zorundadır. İnsan toplum içinde yaşadığı için diğer bireylerin haklarına saygılı olmalıdır.
Bireysel özgürlükler bu açıdan bakıldığında ve her halükarda sınırsız değildir. Zira birinin özgürlük alanı bir diğeri ile çakıştığında kesişen noktada özgürlük kesilmelidir.
İnsanlar Kapitalizmin ve Liberalizmin hayata müdahale etmesi ile bireyselleşmeye yöneldiler. Bu bireyselleşme egoizmi ister istemez barındırmaktadır.
“Senin hayatın, senin kararların” deyişi insana hoş gelmektedir. Zira ilk bakışta insan için her şey serbest zannedilmektedir.
Oysa insan için sınırsız özgürlük olmadığı gibi sınırsız serbestlik de yoktur. Toplum kuralları bunu engellemektedir.
Toplum içinde yaşayan insanların bir düzen içinde hayatlarını sürdürmeleri için kanunlar, yönetmelikler ve diğer düzenlemeler getirilmiştir.
Örneğin, trafiğin düzenli bir işleyişi için trafik kuralları getirilmiştir. Trafik ışıkları arabaların kuralsız işleyişini engellemektedir.
Örneğin, toplu yaşam alanları olan bina ve sitelerde yaşamı düzenlemek adına kat mülkiyeti kanunu getirilmiştir.
Örneğin, işyerlerinde çalışma düzenini sağlamak ve personelin işlerini ve özlük haklarını bir çerçeveye oturtmak için kanunlar ve yönetmelikler oluşturulmuştur.
Bütün alanlarda benzer düzenlemeler oluşturulmuştur. Aksi takdirde insanların beraberce yaşaması söz konusu olamazdı.
Yazılı maddeler olduğu gibi yazılı olmayan kurallar da bulunmaktadır. Örneğin aile içi yaşamının yazılı düzenlemesi bulunmamaktadır.
Ancak her ne kadar yazılı düzenleme olmasa dahi yazılı olmayan kurallar ile aile içi yaşamın işleyişinin düzeni sağlanması gerekir.
Çatışmaların olmaması ve düzenli bir işleyiş için herkesin görevini yerine getirmesi ve birinin diğerine saygı göstermesi gerekir.
Annenin evde çalışması, babanın dışarıda çalışması çocukların da anne ve babaya destek olması ve bazı işleri yapması bir düzen ve işleyiş sağlar.
Aksi takdirde aile içinde sıkıntılar baş gösterir. Çocuk aile içinde kendi başına hareket edemeyeceği gibi anne ve baba da kendi başına hareket edip kafasına eseni yapamazlar.
“Benim hayatım, benim kurallarım” deyip kendini her istediğini yapabilir zannedenler hiçbir yerde barınamazlar.
Toplumsal kurallar ister istemez insanı sınırlar. Zira insan kurallarla insan olur. Aynı zamanda ölçülü olmak zorundadır.
Benim özgürlüğüm diyenler haz ve hıza meyillidirler. Haz ve hız; sınırsızlık, ölçüsüzlük ve kuralsızlık getirir.
Bu tür bir anlayış insanlar için değil hayvanlar için geçerlidir. Çünkü hayvanlar; sınırsız, ölçüsüz ve kuralsızdırlar.
İnsanlar ve hayvanları birbirinden ayıran; akıl, ölçü ve kurallardır. Hayvan istediğini istediği zaman ve istediği yerde yapar.
Oysa insan aklı sayesinde; düşünüp, ölçüp, biçer ve bir karar verir. Ne yapılmayacağına, nerede yapılmayacağına ve ne zaman yapılmayacağına karar verir.
İşte akıl ile insanlar belirli kural ve düzenlemeler getirir. Hazın peşinde dolaşırım diyenler hayvanlar mertebesindedir.
Haz insanı hayvanların seviyesine düşürür. İnsanı sonunda düşünmeyen, sorumluluk duymayan, bencil ve maddeperest yapar.