- 05-04-2021 17:39
- 140
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HDP’nin kapatılması için iddianame hazırladı. Söz konusu iddianame Anayasa Mahkemesine sunuldu.
Anayasa Mahkemesi iddianameyi usul hatalarından dolayı iade etti. Peki, Anayasa Mahkemesi iddianameyi hangi usul hatalarından dolayı iade etti?
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede terörle irtibatlı ve/veya iltisaklı olduğu öne sürülmüş kişilerin eylemlerinin HDP ile ilişkisinin gösterilmediğini söylüyor.
Yani HDP’nin iddia konusu kişisel eylemlerin HDP’nin terör odağı olduğunu mevcut iddialarla göstermediğini ya da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca irtibatlandırılmadığını öne sürüyor.
Ayrıca kapatılma gerekçesine konu milletvekillerden kiminin HDP’den istifa ettiğini veya kiminin öldüğünü dolayısıyla HDP ile irtibatlarının kalmadığını söylemektedir.
İlaveten Anayasa Mahkemesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde HDP’nin kapatılma gerekçesi için öne sürdüğü kişisel eylemlerin tarihlerini belirtmesini istiyor.
Hülasa, Anayasa Mahkemesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına; “Hazırladığın iddianamede bağlantılar kopuk, gerekçeler açık değil, tarihler yok dolayısıyla bu hataları gider, öyle gel” diyor.
Peki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu hataları bilerek mi yapıyor? Aslında üzerinde oluşan baskıdan dolayı mı bunu yapıyor?
Zira bir suç varsa, suçun tespit edildiği tarihte iddianamenin hazırlanıp davanın açılması gerekirdi. İddianamede geçen durum ve olaylar eski olup da kamuoyu tarafından da bilinmektedir.
O halde neden zamanında iddianame hazırlanıp dava açılmadı? Hukuk siyasetten bağımsız olup suçun tespiti ile görevini yapması gerekir.
HDP’nin “odak” olma durumu oluşmuşsa iddianamede belirtilen eylemlerin oluş tarihinde gerçekleşmiştir. Gerçekleşme tarihinde iddianame hazırlanması gerekmez miydi?
AK Parti’nin, HDP’nin kapatılmasını istemediği görülmektedir. Zira eğer isteseydi bugüne kadar açıklamalarında dile getirirdi.
AK Parti, Partilerin kapatılmasına ilke olarak karşıdır. Zira aynı sorunu kendisi de geçmişte yaşamıştır. Parti kapatılması ile sorunun çözülmediğini de gayet biliyor.
AK Parti yöneticileri “odak” olma durumu ile karşı karşıya kalmıştır. Peki, “Odak” olma durumu nedir? Ve nasıl “Odak” haline gelinir?
3.10.2001'de yapılan değişiklikle Anayasanın 69. maddesinde “odak” olma haline açıklık getiriliyor.
Bir siyasi parti, sayılan bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya TBMM’deki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.
HDP, odak haline gelmiş ise bu hukuk kuralları göz önüne alınarak ve odak olma durumu oluştuğu anda hukuki mercilerce müdahale yapılması gerekir.
Sonucun aynı olduğu fark edilmesine rağmen aynı şeyi istemek de Siyasetten çok da mantıklı olmadığının görülmesi de gerekir.
Zira HDP’nin muris olduğu diğer Partilerin kapatılması çok da sonucu değiştirmedi. Zira isim değişse de başka isimle aynı zihniyet yoluna devam etti.
Bu defa belki farklı bir yol izlenmektedir. Sadece Partinin kapatılması değil de Parti yöneticilerinin de siyasetten süresiz yasaklanması ile karşı karşıya kalınacaktır.
Parti yöneticileri Siyasetten süresiz yasaklanırsa onlara alternatif isimler ortaya çıkar mı? Bunları elbette zamanla göreceğiz.
Ancak HDP’nin kapatılmasına alternatif durumlar da ortaya çıkabilir. O da HDP’nin Hazine yardımından alıkonulmasıdır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı iddianameyi hazırlayıp yeniden Anayasa Mahkemesine iddianameyi sunacaktır.
Ancak Siyasettin endişelendiği bir diğer bir durum daha vardır ki, eğer HDP kapatılırsa inişe geçen oy oranını tekrar yükselttir mi?
Zira bir Partinin kapatılması ya da bazı yöneticilerin siyasetten alıkonulması onları mağdur konumuna koyar mı?
Elbette, Partinin kapatılması ve/veya Partinin yöneticilerinin siyasetten uzaklaştırılması onları mağdur konumuna koyar.
Mağduriyet yaşayan Parti ve Parti yöneticilerine olan ilgi artar. Bu ilgi de Kapatılan Parti yerine kurulacak yeni Partinin oylarının artması demek olacaktır.
Kurulacak Yeni Partinin oylarının artması özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde oy alan diğer Partilerin oy oranının azalması anlamına gelecektir.
AK Parti Güneydoğu Anadolu bölgesinden oy alan bir Parti olup HDP’nin kapatılması ile oy oranı düşer mi diye merak edilmektedir.
AK Parti oy aldığı kesim muhafazakâr kesim olup oy oranı muhafazakâr kesimden düşmezse de kararsız seçmenin oyu yön değiştirebilir.