- 18-07-2016 22:28
- 12172
Herkes görevini yapmalı ama görevini gerektiği gibi liyakat dahilinde yaparken görevinin dışına çıkmamalı, kişi kendisine görev biçmemeli.
Görevler yasal olarak yazılmış, çizilmiş, belirlenmiş durumda. Özellikle resmi görevler resmi olarak apaçık ortada. Muhtarın görevi belli, polisin görevi belli, vekilin belli… Anayasaya göz atarsanız görevleri ve icra şekilleri ortada.
Elbette ki Anayasayı kabul edip Anayasaya saygılı olan ve Anayasaya, hukuka, adalete tabi olanlar için yazıp söylüyorum Anayasayı onaylamayı kabul etmeyip kendini Anayasa üstü görenler için durum farklıdır.
Onlar için de bu konuyu başka bir platformda ya da farklı bir köşe ile yazmak gerekiyor.
Onu da yazacak bilgi, beceri ve cesaretim var her şeye rağmen onu da yazacağım çünkü yazmak gerekiyor.
Bu halkın hakları için, selameti için ve ne yapıp yapmamalarını çok net ve yalın hem de yasal olarak bilmeleri için yazacağım kısmet olursa.
***
15 Temmuz 2016 çok farklı, ürkütücü ve son derece kayda değer, oldukça anlamlı bir kader günüydü.
Gerçek kaderi Yüce Allah çizer, yazar, belirler. O zaman bir suni, yapay ve beşeri ikinci elde bir kader günüydü hem de kara bir kader günüydü.
Allah’tan tek yürek olduk. Demokrasi aşığıyız üstelik ileri demokrasidir özlemimiz, beklentimiz.
Bu yüzden Demokrasimize sahip çıktık iyi ki de çıktık. Meydanları, sokakları yani Ülkemizi cuntacılara bırakmadık. Doğrusu da bu değil miydi?
Cunta, darbe, her türlü diktatörlük, tek adam yönetimi tehlikelidir.
İnsanların yani halkın ortak paydası asla değildir.
Bu yönetim tarzları yaşandı, denendi büyük dramlarla son buldu.
Kan aktı, idam sehpaları kuruldu, işkenceler yaşandı.
Kınandı, lanetlendi zamanı geldiğinde de bu rejimler yıkıldı, diktatörler lanetlendi, kınandı.
İnanın ki samimi söylüyor ve yazıyorum ölmüşlerdi, ölülerine bile ağza alınmaz küfürler ediliyor edilecek de.
Onun için tüm halk, millet milyonlarca insan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydanlara olan çağrısını özel ve önemli buldu.
Ülkeye, rejime sahip çıktılar.
Bu pozitif ve sosyal psikoloji, eylem Sayın Erdoğan'a duyulan saygı ve sevgiden mi yoksa darbe ve darbecilere olan nefretten mi?
Meydanlar doldu, yakın bir tarihte bu davranış, bu eylem akademisyenlerce siyasi aktörlerce çok konuşulup yazılacak, hepimiz öğreneceğiz.
Ancak milli iradenin yüzde 50’ye yakın oyla iktidar olan AKP ve yine yüzde 52 halk oyu ile seçilen Sayın Erdoğan'a olan saygı ve sevgiden ötürü meydanların olduğunu yazmak, bu realiteyi görmek çok dürüstçe olur diye düşünüyor ve yazıyorum.
***
Bizler Ak Parti’yi eleştirebiliriz, oy verebilir ya da vermeyebiliriz.
Bu kişisel tercihimiz, Anayasal hakkımız eleştirilerimizde de makama ve şahsa yani makamdakine hareket etmediğimiz sürece demokrasi gereği eleştirebiliriz.
Bu yasal haklarımızı yapıyorken eğer hukuk terazisi dengede değilse kişiye özel ise vesayet altındaysa o zaman vay başımıza geleceklere.
Bu acı ama gerçek realiteyi de bilip görmek gerekir.
Bu göz ardı edilemez edilmemeli de yaşanmış örnekleri var halen tutuklu olan meslektaşlarımız bile var.
Sonuç olarak darbelere hepimiz fikrimiz, siyasi görüşümüz, tuttuğumuz parti, oy verdiğimiz siyasi akım kim ve ne olursa olsun darbelere karşı olmalıyız.
15 Temmuz 2016 Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak ve siyasi iktidarın silahla, kanla, savaşla değiştirilmek istendiği ancak bu zafer siyasi iktidarın mı halkın gücü ve cesareti sonucunda mı püskürtüldüğü çok tartışılacak.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.