- 04-07-2021 12:24
- 04-07-2021 12:26
- 5846
Batman’ın sorunlarını doğru tespit etmek gerekir.
Bu yapılmadığı sürece şehrimizde sorunlara kesinlikle çözüm bulunamaz.
Ne kadar görmezden gelinsin, şehrimizin yakıcı sorunları var.
Sorunları hiyerarşik düzen içinde sıralamak elbette doğru değildir.
Çünkü her sorun, kendi çapında önemlidir.
Bana göre önemli sorunların başında işsizlik, yoksulluk ve uyuşturucu geliyor.
Bu yazımda can yakıcı bir sorun olan uyuşturucu konusuna değinmek istiyorum.
Şehrimizde yıllardır uyuşturucu ile ilgili müthiş bir ortam oluşmuş.
Bu nedenle bağımlı sayısı gün geçtikçe artıyor.
Bakmayın her ay ton ton uyuşturucu yakalanıp imha edildiğine.
Pazar tıkır tıkır işliyor, zehir tüccarları her gün yeni insanları tuzağına düşürmeyi başarıyor.
Hiç kimse “ben bu tuzağa düşmem, ben çocuğuma sahip çıkarım” demesin.
Bu bela her an, herkese bulaşabilir.
Çocuğu uyuşturucu batağına düşmüş nice aile tanırım.
Gözyaşları içerisinde, yürekleri kanıyorcasına yaşadıkları dramı anlatıyorlar.
Her birinin öyküsü farklı ve acıklı.
Uyuşturucu kullanım yaşının giderek düştüğü şehrimizde, çocuğu bağımlı olan aileler perişan.
Eminim ki sağlıklı bir araştırma yapılsa, uyuşturucu kullanımının en yüksek olduğu şehirlerden birinin Batman olduğu gerçeği ile yüzleşiriz.
Uyuşturucu ile mücadele, sadece polisiye önlemlerle sınırlı değildir.
Bu işin toplumsal bilinçlendirme, tedavi, sosyal ve ekonomik yönleri de var.
Ancak ne sivil toplum ne de kurumlar oralı olmuyor.
Ciddi anlamda bir duyarsızlık ve vurdumduymazlık söz konusu.
Benim gördüğüm kadarı ile durum o kadar vahim ki her gün gazetemizin manşeti uyuşturucu haberleri olmalıdır.
Ta ki bu işin ciddiyeti anlaşılana kadar.
Uyuşturucu suçtur, tehlikelidir, her gün torbacılar yakalandı demekle bu sorun çözülmez.
Bir kere çocukları ve gençler sokaklarda ve kafe köşelerinde başıboş bırakıldıkça, kötü alışkanlıklar edinecektir.
Öncelikle bu gerçeklikle hareket etmek gerekir.
Batman’a bir değil, belki de birkaç tedavi ve rehabilitasyon merkezi kurmak gerekir.
Yüzlerce genç tedavi olmak istiyor ama nereye ve nasıl başvuracağını bilmiyor veya başka şehre gitmeye imkanı yok.
Bu şartlarda şehrimizde yaşayan her genç ve çocuk, uyuşturucu bağımlılığı adayı sayılır.
Kimse “ben çocuğumu korurum, bir şey olmaz” demesin.
Vereceğim bu örnekle işin vahametini sanırım daha net anlarsınız.
Zengin bir baba, çocuklarını uyuşturucudan muhafaza etmek için TPAO içerisinde güvenlikli ilk ve ortaokulda okutur.
Liseyi ise en yüksek puanlı bir okulda okur çocuklar.
Baba, çocuklarını gözü gibi korur.
Hiç hesaba katmadığı bir durumla karşılaşır.
Bir kızı, okul etrafındaki bir uyuşturucu satıcısı torbacıya aşık olur.
Ne yapsa da kızını vazgeçiremez, gençler evlenir ve hikaye ondan sonra başlar.
Şiddet, uyuşturucu krizleri, hastane ve polis baskınları.
Boşanırlar. Genç bir anne, çocuklarıyla ortada kalır.
Bu örnek gösteriyor ki her an herkes, dolaylı veya direk uyuşturucu belasına bulaşabilir.
Bu nedenle kimse “bana ne” dememeli.
Her birey, her kurum ve kuruluşun önceliği, uyuşturucu ile mücadele olmalıdır.