- 09-07-2024 00:00
- 08-07-2024 17:00
- 170
Tüm övgü ve takdirler Allah'a mahsustur. Salat ve selam Kainatın efendisi, rehber ve rahmet Peygamberi efendimiz Muhammed s.a.v’me, tertemiz ehli beytine, onun güzide ashabına ve kıyamete kadar onların izinden şaşmadan yürüyen tüm bahtiyar müminlerin üzerine olsun.
Değerli Okurlar:
Yüce Rabbimiz buyuruyor:
“Allah’a ve Elçisine yürekten inanan, sonra zulmün egemen olduğu ülkeyi terk ederek İslâm diyarına hicret eden, ardından da üstün bir gayret göstererek mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihâd eden muhacirler ile onlara kucak açarak yardımcı olanlar yani ensar var ya; işte bunlar, her konuda birbirlerinin doğal müttefikleri, yardımcıları, koruyucuları ve dostlarıdırlar.”
Fakat iman ettikleri hâlde, İslâm’ın egemen olduğu ülkeye hicret etmeyenlere gelince; onlar İslâm diyarına hicret etmedikleri sürece, sizinle onlar arasında hiçbir dostluk bağı yoktur. Bununla beraber, eğer din konusunda uğradıkları baskılardan dolayı sizden yardım isterlerse, —antlaşmalı olduğunuz bir topluma karşı olmamak şartıyla— o mazlum Müslümanlara yardım etmek görevinizdir. Unutmayın, Allah, yaptığınız her şeyi görmektedir.” (Enfal.72)
İşte, müminler nasıl birbirlerinin dostu ise:
“İnkâr edenler de, doğal olarak birbirlerinin yardımcıları, koruyucuları, müttefikleri ve dostlarıdırlar. Eğer siz de kendi aranızda böyle organize olmuş güçlü ve etkin bir toplum oluşturmak için üzerinize düşeni yapmayacak olursanız, yeryüzünde baskı ve zulme dayalı rejimler boy gösterecek; kan ve gözyaşı asla dinmeyecek, bütün dünyayı korkunç bir fitne ve imansızlık akımı dalga dalga saracak ve böylece, büyük bir kargaşa, anarşi, yozlaşma ve fesat baş gösterecektir.” (Enfal.73)
İşte bu çetin şartlarda:
“Allah’a ve Elçisine yürekten inanan, sonra zulmün egemen olduğu ülkelerini terk ederek İslâm diyarına hicret eden, ardından da üstün bir gayret göstererek mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihâd edenler ve onlara kucak açarak yardımcı olan Medîneli fedâkâr Müslümanlar var ya; işte gerçek anlamda inananlar onlardır. Onlar için, Rab’leri tarafından bağışlanma ve cömertçe bahşedilen nîmetler vardır.” buyurmaktadır. (Enfal.74)
Hicretle ilgili yüce Allah’ın ifadeleriydi bunlar,
Ve bu ilâhî müjde, yalnızca ilk Müslümanları değil, kıyâmete kadar gelecek bütün müminleri kucaklıyor. Hicretin tam anlamıyla tamamlandığı, Muharrem ayına girmiş bulunmaktayız. Efendimiz a.s’min ve ashabının Medineye hiçretiyle başlayan hiçri yılın 1446.başlangıç günüdür. İslam dininin yüce kurucusu o gün, doğduğu yerden göç etmek zorunda bırakılmıştır.
Allah ve paygamberine iman etmeyi seçmiş bir avuç müslümanın, kıyamete kadar hüküm sürecek, beli yere getirilemeyecek bir ideolojinin, bir düşüncenin yani adı İslam olan bir dinin temellerini atmışlardır. Eksiksiz ve kusursuz bir şekilde bu dini öğrenmemizi ve yaşamamızı sağlamışlardır. Milyarlarca defa Yüce Allah razı olsun onlardan.
Göç etme sebepleri neydi acaba kıymetli okurlar. İklim şartlarından mıydı? Değildi. Geçim sıkıntısından mıydı? Değildi. Zengin olma ve dünyevi sebeplerden dolayı mıydı? değildi. Ya sebep neydi değerli okurlar ? Sebep; İslam’a karşı duran, onun nurunu söndürme ve ona gönül verenleri yok etme çabası içerisinde olanlardan uzaklaşma ve İslâm’ın emirlerini rahatça yerine getirebilme ve tüm dünyaya hakim kılma amacı vardır. İşte bir Müslümanda bulunması gereken şuur, bilinç ve potansiyel böyle olmalıdır.
Bir Müslümanın bu şuurla hareket etmesi gerekmektedir. Bu şuurda bir İslami yaşantıyı hedef edinmelidir. Bu mantıkla hareket etmelidir.
Rabbim bu mantık ve bu şuurla bir hayatı hedef almayı ve nesillerine de bunu yaşatmayı ve sirayet ettirmeyi nasip etsin.