- 10-09-2018 18:28
- 26
Hristiyanlık dini en eski semavi bir din olmasına rağmen tahrifata uğramış mıdır? Bu dine göre; tüm günahların, suçların kaynağı ve müsebbibi gösterilen Şeytan kimdir? Günümüzde dahi bu dinin, inanç esasları üzerinde değişikliğe gidilebilir mi?
Biz Müslümanlar Avrupa’nın genel kabul görmüş dini olan Hristiyanlık dinini rahatlıkla eleştire bilirken, onlarda günümüzde Müslümanların yoğunlukta yaşadığı yerlerdeki olayları ve devlet düzenimizi eleştirebilirler.
Hıristiyanlık dinini temel kitabı olan İncilin, farkı olanlarının (Matta, Yuhanna vb.) olması, yin bu kitaplardaki birbirine zıt görüşler, farklı baplar ve daha niceleri sorgulanıp eleştirebilirken ben bunlardan Şeytan konusundaki görüşlerini anlatmaya çalışacağım.
Şeytan: Tanrının amaçlarını engellemek için her şeyi yapan, günahtan ötürü gökteki konumundan düşen bir melek olarak tanımlar.
İblis, kutsal bir melek olarak yaratılmış, Yeşaya 14:12 düşüşünden önce Lusifer ismi, Hezekiel 28:12-14 İblis’i bir Keruv; yaratılmış en yüksek melek olduğudur.
Geleneksel bu görüşün aksine Katolik kilisenin son ruhani lideri Papa Franceseo şeytanın bir insan olduğunu söylemesidir.
Katolik kilisesi lideri Papa Francesco İtalyan Katolik Kilisesinin Tv. Kanalı TV2000 de: “Şeytan kötülüktür. Milano’daki sis gibi değildir. Yayılan bir şey değildir, bir kişidir.”
“Kesinlikle emin olduğum bir şey söylemek istiyorum: şeytanla diyaloga girilmez. Şeytanla diyaloga girerseniz kaybolursunuz. O bizden daha akıllıdır. Sizi altüst eder, başınızı döndürür.”
Programı sunan Don Marco Pozza’nın “Yani şeytanın bir adı ve soyadı olduğunu mu söylüyorsunuz? Sorusu üzerine Papa: “Evet eminim”
Oysa günümüze kadar Hıristiyan inancına göre İblisin bir melek olduğu, güzelliği ve konumundan ötürü kibirlenip Tanrı’nın üstünde olan bir tahta oturmayı isteğine karar vermişti. (yeşaya 14;13-14;Hezekiel 28;15; 1 Timoteos3:6) Tanrı günahından ötürü İblıs’ı cennetten atmıştır.
İblis bu dünyanın yöneticisi ve havadaki hükümranlığın yöneticisi oldu (Yuhanna 12:31; 2Korintiler 4:4; Efeslıler2:2). İblis suçlayıcı (Vahıy 12:10), ayartıcı (Matta 4:3; 1 Selanikliler 3:5) ve kandırıcıdır.
Cennetten atılmasına rağmen hala Tanrı’nın tahtında gözü vardır. Tanrının yaptıklarını taklit ederek dünyanın ona tapmasını ister ve Tanrının hükümranlığına karşı saltanatını sürdürmek ister.
Şeytan; dünyadaki tüm yalancı dinlerin temelidir. Tanrıya karşı gelmek için elinden geleni yapar ve yapacaktır. Ancak Şeytanın kaderi mühürlenmiştir. Ateş gölünde sonsuzluk onu beklemektedir. (vahi 20:10)
Hıristiyanlık inancındaki “Tanrının üstünde olan bir taht” tabiri mutlak gücün Tanrı olmadığını, üstünde ifadesi ile o tahtı yapanın veya takdir endin birinin varlığını gösterir.
“Tanrının tahtında gözü” ile her an tahtının elinde alma olasılığı olan bir Tanrı ki o da o tanrının azcını göstermektedir.
“Tanrıyı taklit” ile ise Tanrının yaratma konusunda eksikliğini göstermekte, taklit edilebilir olarak kabullenmektedir.
Acz, fakır ve taklit edile bilen bir tanrı ise, hücre, atom, insan, hayvan, nebatat, dünya, gezegen, evre… Bilip bilmediğimiz tüm varlıklar üzerinde mutlak hâkimiyeti sağlayamayacağından sıkıntılar olacağını göstermektedir.
Papa Francesco: “Şeytanın bir insan olduğunu, adı sanının belli olduğunu, çok zeki ve diyaloga girilmemesi gerektiği” yönündeki beyanı günümüzde dahi Hıristiyanlık dininin nasıl tahrif edildiğinin açık bir örneğidir.
Eski ahit’teki iki bölüm (İşaya 14:12-15) ve ( Ezekel 28:11-19) melek olduğunu gurur ile dolmuş ve arzularının kurbanı olduğunu, Tanrının elinden tutuğu tahtı almak amacını taşımıştır. Yine orijinal konumu nedeni ile baş melek mikael bile karşı çıkmamıştır. (Yahuda 9)
Ancak işin ilginç yanı, Katolik kilisesi en son makamı olan papalığa seçilen birisinin geleneksel Hıristiyanlık anlayışını aksini söyleme yetkisini kendisinde bulmasıdır. Bu da kitaplarda yazılanların değiştirme yetki ve hakkının Papa makamında olanın elinde olduğu ve hala devam ettiğidir.
Sorgulanması gereken konu Hıristiyanlık inancında Tanrı buyruklarının, incilin ve yazılanların değişikliğe uğrama olasılığının olduğudur. Buna göre mutlak gücün Tanrı olmadığı fikrini ve incilin tahrifatlarla günümüze kadar geldiğini göstermektedir.