- 07-05-2017 18:47
- 49414
16 Nisan referandumunun parti olarak tek kazananı Hüda Par oldu!
Aslına bakarsanız, referanduma kazanmak için girmeyen tek parti de Hüda Par’dı!
Diğer bütün partiler 17 Nisan’da, oy, itibar veya özgüven kaybı yaşarken, Hüda Par’da ise kayıp değil kazanç söz konusuydu.
Hâlbuki referandum sürecinde parti içinde git gel’ler yaşanmıştı.
Taban, FETÖ kumpaslarıyla hala içerde olan arkadaşları için adım atmayan iktidara tepki göstermek istemiş, yönetim ise buna karşı çıkmıştı.
“Şahsi olmayan bir meselede, şahsi meseleleri öne sürmek doğru olmaz, mesele memleket ise şahsi hesapları ötelemek gerek” demiş ve net şekilde “evet” kararı vermişti.
Parti disiplini üst düzeyde olunca da herkes bu karara uymuştu.
Bu karar, bölgeyi psikolojik baskı unsuru olarak kullanan emperyallerin oyununu bozmuştu. Oluşturulmaya çalışılan “Kürtler rahatsız tablosu” yıkılmış, “memleketi yıkmaya çalışan Kürtler”, istedikleri gibi hareket edememiş, “kan baronları” istedikleri havayı oluşturamamışlardı.
Bu durum, doğal olarak birilerini rahatsız etti.
Oyunları bozulanların rahatsız olması, çok normaldi.
Ama iktidar yanlısı olan veya öyle görünen bazıları da rahatsız oldu.
Çünkü bölgenin gerçeği olan ve yıllardır yok sayılan bu camia, artık basında ve medyada yer alıyor, yöneticiler kendilerini ifade ediyor, oluşturulan algılar yıkılmaya başlıyordu…
Bu da" bölgenin acılarından ekmek yiyenlerin" ekmeğini tartışmaya açıyordu.
Halbuki bu camia, bölge halkının PKK’ya karşı sigortası konumunda!
FETÖ’nün bölgedeki ilk hedeflerinden ve ilk kumpas kurduklarından!
1 Kasım seçimlerinde kaosa karşı yine istikrardan yana tavır alanlardan!
Ama çözüm sürecinde muhatap alınmayanlardan!
PKK’ya verilen değer ve tavizleri bulamayanlardan!
Ben şu iyidir bu kötüdür demiyorum ama PKK’yı muhatap alanların bunları da muhatap alması gerektiğini söylüyorum.
PKK’yı muhatap alırken bunları yok sayanların iyi niyetli olmadıklarını söylüyorum.
Dün PKK gibi bir örgütü muhatap alıp, azdırıp, bunları yok sayanlar, bugün de manipülasyon ve fitne peşindeler!
Algı operasyonlarıyla bunları farklı noktaya çekmeye, iktidar ile aralarını bozmaya, onları farklı gösterip, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
Ben kimse dört dörtlüktür demiyorum.
Herkesin güçlü ve zayıf yanları vardır. Zaaf ve handikapları da vardır.
Mutlaka eksik ve yanlışları da vardır.
Bunların hepsi varsa demek ki o insanlar vardır.
Yok saymak, memlekete fayda değil zarar verir.
Oturun, onların memlekete verdiği yarar ve zararı ölçün tartın, bir kanıya varın.
Kulaktan dolma bilgiler, art niyetli yaklaşımlar ve miadı geçmiş aktörlerle bu iş yürümez!
PKK da FETÖ de eğer bu şahısları projelerinin önündeki en büyük engel olarak görüp ilk onlara saldırıyorsa, burada bir iş var demektir.
Devlet PKK ve FETÖ’yü beslerken, bunlar bu örgütlere karşı direnip ciddi bedeller ödedi. Yıllar önce atılan iftiraları hala temizleyemediler.
Hiç yoktan içeri atılan adamlarını kurtaramadılar.
Devlet artık bakış açısını değiştirmeli. Dostunu düşmanını iyi bellemeli.
Kendisini yanlış yönlendirenleri tespit etmeli, attığı iftiraları, verdiği yanlış bilgileri onlara yedirmelidir.
Dar günde kendisine sahip çıkanları, içindeki ve dışında ki vampirlere yem etmemelidir!
Yazının başlığını atarken bundan sonraki ahvali yazmayı planlıyordum ama alt taraf o kadar dolu ki çıkamadım.
İnşallah ileride o konuya da değinme fırsatımız olur.
İçeride ve dışarıda ki dost düşman tarifinin yeniden yapılıp ona göre pozisyon alındığı yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın...