HÜLLE DEĞİL HİLE!

Kaş yapayım derken, göz çıkarmak diye bir tabir vardır.
Sanırım, vatandaşı iş güç sahibi yapmak için kurulan İş Kur’un yaptığı da tam olarak bu!
İstihdamı artırmak ve işsizliği azaltmak için kurulan kuruluş, vatandaşı alıp eğitiyor, belli bir süreliğine sigorta primi ve maaşını ödeyerek istihdam ediyor.
Buraya kadar her şey çok güzel.
Gelelim bu işin suiistimallerine!
...
Napolyon savaşı kaybeden komutanı çağırıp hiddetle bağırmış, savaşı niye kaybettik?
Komutan, bunun 40 sebebi var.
Napolyon, saymaya başla, demiş.
Komutan 1 diye başlamış, barut bitti…
Napolyon dur demiş. 
Geri kalan 39’u saymaya gerek yok.
Bu işte de olan tam olarak bu!
...
İstihdamı artırmak için iş-kur personel verip, sigorta primi ve maaş ödemesi yapıyor. Firma ise bedava aldığı personel kadar kişiyi kapı önüne koyuyor.
Olur mu öyle şey, demeyin.
Maalesef oluyor. 3 ay veya 6 ay fark etmez. Adam hesaplıyor, 10 personel olsa ayda neredeyse 30 bin lira eder. Adam tek ayda arabayı satıp bir üst modelini alır. Kapıya koyduğu işçiye de zaten tazminat falan ödemiyor.
Olur mu demeyin.
Yakın zamanda, Batman’da 1 firma, İş Kur’dan 35 personel alıyor. Hemen 28 personeli kapı önüne koyuyor. 3 -5-7 belki 10 yıllık personeller, kapı dışarı!
İşveren, “beleş işçi varken, sizi niye çalıştırayım,” diyor.
Bu 28 kişiden birisi ile görüştüm, tazminat falan vermemişler, üstüne içeride kalan 2500 tl parasını da sonra hallederiz diye ödememişler.
Bakınca, 35 kişi, 3 binden hesaplasan(brüt asgari ücret 2943) 105 bin, 3 ay deseniz, 315 bin. 6 ay olsa…
Ticari olarak düşünseniz, yaptıkları mantıklı.
Ahlaki olarak düşünseniz, çok kötü!
Kanuni olarak bakarsanız, durum biraz çetrefilli.
Konuyu İŞ-KUR il müdürü Besim Eviz bey ile de görüştük. Onlara verilen belli taahhütler var. Mesela şu kadar personelin altına düşmeyeceksiniz diye. O taahhütleri yerine getiriyorsa, İş Kur’un müdahale şansı olmuyormuş.
İyi de bu personellerin tazminatı, sosyal hakları, psikolojileri, kaç yıllık emekleri…
Buna sebep olan kanunları ve idari işlemleri ihdas eden ve uygulayanların hiç mi sorumluluğu yok?
Bu 28 aileyi(belki de bu sayı artacak), bu karda kışta, kim koruyup kollayacak?
Niyet iyi olsa da sonuç çok kötü!
Bu sonucun oluşmasında etkisi ve yetkisi olanların hiç mi yapacak bir şeyleri yok?
Bu tür örnekler ne kadar sıklıkla yaşanıyor?
Kaç kaş yapıldı, kaç göz çıkarıldı?
Bunun bir istatistiği ve tedbiri var mı?
Kamu adına soruyor ve acil tedbir talep ediyoruz.
Lakin İş kur üzerinden işletilen süreç bazen amacının zıddına işliyor. Bunda tabii ki İş kur görevlilerinin ve yöneticilerinin ihmali veya suiistimali söz konusu değil.
İşletme sahipleri yasal boşlukları çok iyi değerlendiriyor ve hülle ile hile yoluna başvurup, işsizlere iş bulmak için çalışan kurumu, işçileri işsiz hale getirir duruma düşürüyor.
Nasıl mı hülle, bunun çeşitli yolları var.
Mesela aynı firma farklı şirketler üzerinden personel alıyor. İşkura başvuran şirket personel ve sigorta desteği alıyor, diğer şirket adına çalıştırılan elemanlar ise kapı dışarı ediliyor. Kağıt üzerinde devlet desteği alan firma eleman çıkarmamış görülüyor ama gerçek bunun tam tersi.
Aynı yerde çalışan, aynı üniformayı giyen, aynı kaptan yemek yiyenlerden biri A şirketi, diğeri B şirketi personeli. İş öyle olunca da kılıfa uyuyor. Birde arada bunların sigorta giriş çıkışları da yapılıyorsa…
Diğer taraftan İŞ-KUR’dan aldığı personelin hesabına yatan asgari ücretin bir kısmını cebe indiren patronlar var.
Sigortanı yatırayım, 1500 tl maaş vereyim diye anlaşıyor, İş Kur’un hesabına yatırdığı 2500 liranın, 1000 lirasını cebe atıyor.
Bunlar acı gerçeklerimiz, bunu sadece İş Kur’un çözmesini beklersek yanlış yapmış oluruz.
Başta toplumun ahlaki yapısına el atmamız gerekir ki bu çok uzun bir süreç. Primerde bizim, siyasetçi, bürokrat, dernek, oda, gazeteci olarak bu işin üzerine gitmemiz, işçilerin hakkını patronlara ezdirmememiz gerekir.
Vali beyin de bu işi bir komisyona havale edip, araştırma yapması elzemdir.
Kamu kaynaklarının, kamunun yararına işletilirken, sonucun kamuya nasıl yansıdığının iyi hesaplandığı yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ