- 24-08-2022 00:39
- 23-08-2022 19:39
- 2
Ben-i Adem; ilk gününden günümüze ve günümüzden son insan var oluncaya kadar birlikte yaşamaya hep önem vermiş/verecektir.
İnsan sayısı artıkça bir arada yaşayanlar çoğalmış, köyler, kasabalar, şehirler ve büyük şehirler oluşmuştur.
Binleri, on binleri, milyon, on milyonları bulan insan topluluklarının oluşmasında güven ve huzur öncülük etmiştir.
Huzur ve güvenin iyi olduğu yerler insanları celp etmiş, oradaki nüfusun artmasına ve gelişmesine katkısı olmuştur.
Huzur ve güvenin oluşmasına sevgi ve saygının önemli katkısı olmuştur.
Günümüzde üzülerek belirteyim ki insanlık için elzem, İslam'ın da olmazsa olmazlarından biri olan sevgi ve saygı; gerçek anlamda unutulmaya yüz tutmuş, değerini yitirilmeye başlamıştır.
Toplumun ana çekirdeğini oluşturan aile; saygı ve sevginin zedelenmesi sonucu çatırdamaya ve boşanmalara sebep olmuştur.
Bu sıkıntıları gidermek, toplumun ruhunu, birliğini ve dirliğini oluşturmak için; sevgi ve saygı’yı güçlendirmek gerekir.
Bu da başta devletin, medyanın ve mahalle baskısının öncülük ermesiyle olur.
Basit, sermayesiz ve ekstra bir çaba göstermeye gerek olmayan sevgi ve saygı; insanları olduğu kabul etmek, nefsini büyütmemek, ene duygusundan uzak durmak ile mümkün olur.
"Küçüklerini sevmeyen, büyüklerini saymayan..." Peygamber ümmetinden uzak olduğu gerçeğidir.
"Kendi nefsi için istediğini Müslüman kardeşine istemeyen mümin olamaz" diyen dinimize muhalefet etmek sevgi ve saygıyı azaltmak akıl karı değildir.
Müslümanların yoğun yaşadığı ülkemizde anne-babaya, amcaya, halaya, dayi'ya, teyzeye... büyüğe saygı yok denilecek seviyeye inmiştir.
Çıkara dayalı ilişkiler, bencillik, mahalle baskısı saygının önünde engel olmuştur.
"Âlemlere rahmet olarak..." gönderilen bir peygamberin ümmetti olan bizler; özellikle yeni nesilde sevgi ve saygı pek karşılığı bulunmuyor.
Toplumsan huzurun bozulması, bunca güvenlik tedbirlere rağmen artan suç oranları saygı ve sevginin azalmasının bir sonucudur.
"Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz" şiarınız olmalı. "Mal da yalan mülk de yalan birazda sen oyalan" düsturuyla