- 02-07-2014 20:58
- 25374
Birileri istemese de bölgede ciddi mana da bir huzur ortamı hakim.
İnsanlar artık geleceğe güvenle bakıyor…
Çözüm süreci diye bir çalışma başlatıldığında çoğu kişi duymadan, görmeden, dinlemeden duyu organlarını kapatıp muhalefete başladı.
Uzatılan ele karşılık vermediği gibi ellerini de yumruk pozisyonundan çıkarmadı.
Olabilir, bir şans verilebilir, samimiyet test edilebilir diyen kişilerse, sert eleştirilere maruz kaldı, saf, mal, ajan, yandaş gibi yaftalamalarla mimlendi.
Yaşanan bunca acıdan dolayı temkinli olmak doğaldır. Ama temkinli olmak kör olmayı yada art niyetli olmayı mubah göstermez.
Her şeye rağmen(çok şükür) işler iyi gidiyor.
Düzenlemeler yapılıyor, yasalar çıkıyor, görüşmeler yapılıyor, insanlar cezaevlerinden çıkıyorlar…
Tüm bunların meyvesi olarakta “kan akmıyor!
İnsanlar artık çocuklarının ölüm haberini beklemiyor. Her telefon çaldığında yürekleri ağızlarına gelmiyor. Her televizyonu açtıklarında yürek dağlayan haberlere gark olmuyorlar…
İyi şeyler yapanlara destek olmak gerek.
Destek olmak demek kör olmak anlamına gelmiyor. Yapılanın yeterli olduğu anlamına da ama güzellikleri teşvik manasında en azından köstek olmaktan vazgeçilmeli.
Bu güzellikler adına bazı insanlar ciddi anlamda riskler almakta, büyük baronlarla aşık atmaktalar.
Bunu görüp buna göre yaklaşmalı, hassas davranmaya özen göstermeliyiz. Çünkü bu huzuru içine sindiremeyen çok fazla insan var. Bunların boş durdukları da söylenemez. Yaptıkları her plan projede de bizim çocuklarımız, bizim topraklarımız, bizim kanımız var…
Bu oyunlara gelmeyelim! Uçak türbülansa girdi diye kapıyı açıp atlamaya çalışmayalım. Birilerinin suni türbülanslar da hazırlayabileceğini hiçbir zaman unutmayalım…
Yaşanan huzur ortamı, tutuklu belediye başkanı Nejdet Atalay’ın özgürlüğüne kavuşmasıyla, ilimizde bayram havasına dönüştü.
Bu bayram havasının tüm hanelere sirayet etmesi için tüm siyasi tutukluların özgür kalması gerekir. Fikrinden, düşüncesinden, inancından dolayı hukuksuz şekilde derdest edilen insanlarımızın tümünün acilen salıverilmeleri gerekmektedir.
Kumpasa uğrayan tüm tutukluların, ideolojik kaygılar bir tarafa bırakılarak, özgürlüklerine kavuşturulması gerekmektedir.
28 Şubat’ın ve Kumpas çetesinin yargı kararları tekrar gözden geçirilmeli ve yaşanan mağduriyetler giderilmelidir.
Haksızlığa uğrayanların, din, dil ve ırkına bakmadan, insani bir muameleyle tekrar yargılanmaları ve hakkın yerine gelmesi için gerekenin yapılması elzemdir.