- 03-08-2022 09:20
- 03-08-2022 10:43
- 186
“İnsan, su misali, kıvrım kıvrım akar ya” diye başlar “Sakarya” şiirine Necip Fazıl. Ve devam eder insanı tanıtmaya
“Her şey akar, su tarih, yıldız, insan ve fikir:Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.” Diyereksürdürür meşhur şiirini.
Evet, “İnsan denilen meçhul” iki haslet üzere yol alır. Necip Fazıl’ın deyimi ile “Birinden nur akar birinden kir.”
Ne yazık ki günümüzde oluklarından “kir” akanlar revaçtadırlar. Oluklarından “Nur” akanlar ise maalesef onlara kuyruk olmuşlardır neredeyse…
Konuyu Merkez Bankasının dağıttığı kredilere getireceğim. Malum ekonomik kriz, hayat pahalılığı, enflasyon derken ülkede fiyatlar aldı başını gidiyor. İki de bir de FED denilen Emperyalist, tekelci Amerikan sermayesi faiz artışı ile karşılığı olmayan kâğıttan “DOLAR”larla kurduğu dünya sömürge ağını yönetiyor. Diğer ülkelerin karşılığı olan paralarını pula çevirip sermayesini kat kat artırıyor. Böylelikle kendi ülkesi zenginleşirken diğer ülkeler fakirleşiyor. Sömürgecilik böyle bir şey zaten…
İşte bu çarkın bir sonucu olarak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, ekonomilerini ayakta tutabilmek için düşük faizli ve geri ödemeli teşvik ve kredi dağıtım yoluna gidiyor.
Amaç; darda kalanı düze çıkarmak, ayakta kalarak dış sermayeye karşı direnebilmek…
Üzülerek söylemek gerekir ki özünü kirle yoğurmuş bazı zihniyetler, ülkenin kalkınması için yapılan fedakârlık ve çalışmaları kendi çıkar ve menfaatlerine çevirebiliyorlar. Ülkenin kalkınması için yapılan fedakarlıkları göz önüne alarak ellerini taşın altına koymaları gerekirken, halkın fakirleşmesi pahasına kendi ceplerini doldurmanın yollarını arıyorlar. Karaborsacılık, stokçuluk, zam furyası bunların başlıcaları.
Son zamanlarda eskiden beri uygulanan üretim yapmadan devletin sırtından para kazanma metodu tekrar faaliyete konmuş durumda.
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu İstanbul Sanayi Odası Meclis toplantısında Sanayicilere yönelik “Aldığınız ucuz kredilerle döviz alıyorsunuz. Bu kaynağın üretim,yatırım, istihdam ve ihracat için harcanması gerekiyor. "Hesabında 100 milyon dolar varken, 50 milyon dolar daha alıp hesabına koyanlara krediyi vermeyeceğiz.”Diyor.
Neden?
Çünkü Merkez bankasından ucuz kredi alanlar, aldıkları bu kredileri yatırım yapmak yerine gidip hileli ve hülleli bir şekilde dış ülkelerde bulunan bankalarda dövize çevirip orada yatırıma çeviriyorlar. Sözüm ona “kendilerini ve sermayelerini sağlama alıyorlar.”
Sayın Erbakan Hoca’nın deyimiyle “Sizi gidi ülkenin sermaye düşmanları sizi… Sizi gidi hainler sizi…”
Halkın bütçesinden aldığınız paraları halkın hizmetine sunarak istihdam oluşturmak, ihracatta bulunmak, üretimi geliştirerek kalkınmak varken, halkın cebinden alıp ülkenin ümüğünü sıkan dövize yatırmak da neyin nesi?
Dövizin düşmesi için verilen ucuz krediler, dış ülkelerin bankaları kullanılarak dövizin yükselmesine neden oluyorlar. Düşmana attığımız okun yönünü bizlere çeviriyorlar. Bu kabul edilecek bir durum mudur? Tabi ki kabul edilemez. Bu düpedüz bir ihanettir.
Ne yazık ülkemde bu ihanet küresel faizci sermayelertarafından yüzyıllardır süregeliyor.
Bunlar kimler mi?
Bizzat Başkan Kavcıoğlu “Bunların hepsinin listesini sunuyor. Başta İSOolmak üzere Sanayi Odası üyeleride var. İTO'nun üyeleri de var. ATO'nun üyeleri de var, ASO’nun üyeleri de var. Türkiye'nin bütün odaları var." Diyor.
Demek ki bunu bütün sermaye kuruluşları yapıyor. Bırakın sermaye kuruluşlarını bankalardan kredi alıp dövize yatıran bir sürü vatandaş da var.
Liralaşma stratejisi içerisinde Merkez bankası bütün kesimlerin zararını da finanse edecek şekilde 1 trilyon lira vermiş. Onlarda gidip bu paranın büyük bir kesimini dövize yatırmışlar.
Kavcıoğlu, "Başkanımdan da rica ediyorum, lütfen açıklayın. Bu dövizleri bozsunlar.” diyerek neredeyse yalvarıyor. Ardından “Dövizin bir kısmını da bozsalar bugün döviz başka bir yere gelir. Bakın sadece 24 Şubat'tan haziran ayına kadar bankalarda ucuz kredi kullanan kurumsal firmaları söylüyorum, sadece 55 milyar dolar döviz aldılar." Diyerek şikayette bulunuyor.
Gerçekten acınacak bir durum. “Biz bunu daha fazla istihdam yaratarak daha fazla üretimle beraber ithalatla beraber yaptığımızda işsizlik rakamımızı da düşürüyor. Tabi maliyetler de düşecek." diyor ama dinleyen kim?
Ama ülke sermayesini kullanan iş adamları halkın bütçesinden verilen kredileri ülkenin üretim ve kalkınmasına faydalı olacak şekilde kullanmak yerine yaptıkları hileli ve şeytani küresel oyunlarla sermayelerine sermaye katacak şekle dönüştürmekte ve halkın sermayesini halka karşı kullanarak dövizin yükselmesine neden oluyorlar.
Şimdi bizlerin bir hain aramasına gerek yok. En büyük hainler ülkelerini düşünmeyip ceplerini doldurma peşinde olanlar değil mi?
Şimdi sizlere soruyorum…
Bundan daha büyük ihanet mi olur?
Vesselam…