- 29-05-2018 21:14
- 8
Oruç un fıkhı yönünü sizinle paylaşmayı bir kenara bırakarak oruç ile ilgili bir hatırayı sizlere paylaşayim dedim.
Bugün biraz nostalji olsun diye eski günlere gidip ilk orucu nasıl tuttuğumu hayal ettim. Sizler de şöyle arkaya yaslanarak eskiye bir gidin ve ilk orucu ne zaman ve ne için tuttuğunuzu bir hatırlayın bakalım.
Ramazan ayında ilk orucu tuttuğunuzda ne hissettiniz? ve ya o günleri hatırladığınızda bugün ne hissediyorsunuz? Kendilerinize bu sorular sorun ve cevapları kendiniz bulmaya çalışınız.
1966- 67 yıllarıydı, babam fahri imam olarak Urfa ili, Siverek ilçesi, Çaylarbaşı(herheri) köyünde görev yapıyordu. O zamanlar üç kardeştik. En büyüğü bendim, tahminen beş veya altı yaşında idim. Ramazan geldi mi evimizde bir şenlik havası hakim olurdu. Rahmetli babam bir başka şen olur, annem de ona ayak uydururdu. Evimize farkı yiyecekler gelir, akşama çeşit çeşit yemekler hazırlanırdı. Yemekleri canımız çektiğinde annem "Babanızı bekleyin o oruçlu, önce o sonra siz yersiniz" derdi. Hayal meyal hatırladığım kadarıyla, kenedi kendime "Oruç ne de güzel bir şey, yemeğin en güzelini oruçluya yediriyorlar" derdim.
Büyüyünce yaşın pek önemi kalmıyor, ancak küçük yaşlarda bir yaş dahi büyüksen evin abisisin, bir çok işi yapmak görevindir. Bende birisinden bir, ikincisinden de üç yaş büyüktüm, annemin kızları olmadığı için ayak işlerini ben yapardım. O zamanlar buzdolabı yoktu iftar zamanı babama soğuk su getirmem için çeşmeye gider su getirirdim, babamın camide ezan okuyup eve gelmesini beklerdik. Çoğu zamanda köylüler onu iftara çağırır gelmezdi, biz yine onu beklerdik ne de olsa o oruçlu idi. Evimizin tüm düzeni babamın orucuna bağlıydı.
Bir gün çeşmeye su getirmeye giderken kendi kendime "Oruç ne güzel bir olay ben de tutarsam, yemeklerin en iyisin ben de yerim" dedim. Kararımı vermiştim artık oruç tutacaktım, babam sahur yemeğine hepimizi daima kaldırırdı beraber yerdik.
Sahorda babama "Ben de yarın oruç tutacağım" deyince babamın başımı okşayıp "Olur" demesi, Annemin gülüşü hep aklımdadır. O günün sabahında yataktan geç kalkım, ayak işlerini yapmadım, artık bende oruçlu idim, ne güzel bir duygu idi. Akşam babam birisine davetliydi. Beni kendisi ile götürüp "Oğlum oruç tutmuş" deyip iltifat etmesi, köylünün bana değer vermesi anlatılacak değil yaşanacak bir güzelliktir. Her ramazan geldiğinde aklıma gelir, babamı anar ona dua ederim.
Orucumu ise, kimse görmeden bir şeyler yiyebileceğimi düşünür ve gizliden gizliye bir şeyler yerdim. Hatta bir gün yemek yerken kırıntıları ağzımda kalmış babam farkına varmıştı çok mahcup olmuştum. Çünkü o gün orucumun bozulduğuna kanaat etmiştim.
Babamın başımı okşayıp "Çocukların böyle arada bir yemeleri oruçlarını bozmaz" demesi bir başka güzellikti.
Bir defasında çok susamıştım kendi kendime bir çare bulmuştum. O da devreye girip suya daldıktan sonra içersem kimsenin beni görmeyeceğini ve orucumun bozulmayacağını düşünmüştüm ve öyle yaptım, az kaldı boğulacaktım... Çocukluk aklı işte.
Evet ilk orucumu tam bundan 51 yıl önce sırf babamla yemek yemek için tutmuştum, sonraki yıllara da orucun bir ibadet olduğunu ve Allah'ın rızası için tutulması gerektiğini anlamıştım.
Sizlere tavsiyem çocuklarınıza ramazanı his ettirin. oruç tutmak isterlerse "sen küçüksün tutma" gibi laflarla onların hevesini kırmayın, hele sahur yemeğine çocuklarınızı da kaldırıp beraber yemek yemeyi bir alışkanlık haline getirin. Alıştıra, alıştıra sevdirerek oruç tutmayı onlara öğretin. Allah huzuruna vardığımızda çocuklarına karşı görevini yapmış birisi olarak gidelim.
DUA VE SELAMLARLA