İLKLER

İlkler unutulmaz iz bırakır. Mazi olsa bile hatırlandığında yüreğinizde garip hisler uyandırır, hüzün, hicran, burukluk vs. gibi.

İlk okuduğunuz kitabı, gördüğünüz ilk büyük kenti, ilk yurt dışı seyahatinizi bir hatırlayın lütfen ve iç dünyanızın sesini dinleyin neler hissedeceksiniz neler?

İlk aşk, ilk göz ağrısı, ilk büyük mutluluk, ya da mutsuzluk…

Ben çocukken sahip olduğum tüm oyuncaklarımı kırdım, attım hatırlamıyorum bile çünkü onlar bana alınmıştı, hayli kolay ulaşmıştım onlara.

Kendisini sevemediğim komşunun kedisini unutamadım. Beni tırmalamıştı.

Onu hiç sevememiştim. İşte o kedi bende kocaman izler bıraktı.

Anlaşılan o ki ilkler asla unutulmuyor.

Hele ki iz bırakan ilkleri unutmak hem kolay değil hem mümkün değil diye düşünüyorum adı üzerinde yoruma ve detaya gerek var mı? İlkler…

Dram yüklü ilklerimiz de yok değil… İlk ağlayış, ilk ayrılık, ilk terk ediş yahut ediliş vs.

Bu konu fazlasıyla zengin bir tema, hikaye olur.

Öykü olur. Şiir olur. Neler olur neler edebiyatın farklı branşlarında inanın bu ilkler var ya.

Bu ilkler hayat boyu unutulacak gibi değil. Beyninizin zaman tüneline yahut çöplüğüne atamıyorsunuz. Kontrol sizde değil ilklerde.

Bana kalırsa yaşanılan bu ilkler ilkin an itibariyle ilk iken, taze iken bir damla bile olsa içinizde büyüyor, taşıyor. Deniz oluyor, okyanus oluyor.

Kaleminizde eser oluyor. Birçok önemli eserler yaşanılan bu ilklerin temelinden kaynaklanıyor gibime geliyor.

Şöyle gözünüzü bir kaç dakika kapatıp unutamadığınız ilklerinize doğru bir yolculuğa çıkın bakın neler bekliyor sizi neler, sizler ilklerinize gözleri kapalı odaklanmışken bir tablo çizeri, bir ressam o an sizden habersiz yüz ifadenizi çizseydi ne anlamlı bir tablo oluşurdu görür gibiyim.

Bir şiirimle bitiriyorum. Yazılarımı, ifadelerimi kısaltmaya karar verdim.

Uzun yazmaya gerek yok. Mahir olanlar vermek istedikleri mana ve anlamları, mesajları uzatmadan da verebilmeliler. Kalın ilklerinizle baş başa değerli okur.

 

İZ’LER

 

Ve aşk sustu,

Tanrı konuştu

            Yazıp, çizdi

O ilahi kaderi

            Acıyı

            Ayrılığı

Emretti tüm kara sevdalılara

Alev alev yanacağız

Severken, sevilirken

            Ayrılacağız

Yol göründü

            Farklı iklimlere

            Uzak kutuplara

Aşk susmasaydı

Tanrı çizmeseydi

            O kaderi

Bunu düşünmek,

Yazmak bile olmayacaktı.

Her şey bittiğinde aşk’a aşık oluyorsunuz.

 

 

 

Mehmet Ekmen

15/09/2016 - İstanbul

                        

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ