- 08-01-2022 08:08
- 07-01-2022 17:02
- 32
İman eden: Neye? Niçin? Neden? İnandığının farkında olmalı. Müslüman ümmetin,yer yüzünde nur menşei Kur’an-ı Kerim; Huzur, emniyet kaynaklarını ihtiva eder. Marifet ve saadet ummanını toplar. Beşer kalbi bu hazineden mahrum olduğunda, onu korku ve endişe, karanlık ve buhranlar yer bitirir. Şüphe ve vesveseler tüketir. Her zaman üzüntü ve şehvetin esiri olur. Sonra gözü görmez. Zifiri karanlıklar içinde yuvarlanıp gider. Öldürücü bataklıkta ayağını nereye koyacağını bilmez. Gittikçe bataklığa doğru akıp gider. Bu iman buhranından kurtuluşun yolu Allah’a teslim olmak, Fatiha suresini beyninin, kalbin, zikrin hücrelerine geçirerek hayatı inşa etmektir. Bu imanın en güzel numunesi, Allah’ın emir ve yasaklarına, Allah’tan gelene kayıtsız şartsız teslimiyettir. Hakimiyeti ,tek başına Allah’a verip, her işte emri ondan almakla ,iman buhranından kurtulur. İslam hükümran olur.
İnsanlar: Büyük küçük her türlü hayati meselelerde Allah’ın emirlerini terk ettikleri müddetçe veya Şeriatı Rabbaniden yüz çevirdikleri, iktisadi, içtimai ve siyasi mevzularda hareket ve düşünce tarzlarını Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerimden başka yerlerden almaya kalkıştıklarında iman buhranı oluşur. İman kalbe yerleşip davranışlara hakim olan ruhtur. ‘’Affını dileriz ey Rabbimiz’’ Fakat affın temennisi: Allah’ın gönderdiği emir ve buyruğuna, kayıtsız ve şartsız teslimiyetten sonra gerçekleşir. Önce itaat ve emre uygun hareket zikrediliyor. Bütün bunlara müteakiben de son dönüşün Allah’a olduğu hakikati açık olarak ifade ediliyor. Hem dünyada, hem de ahirette, son merci dönüş sanadır. Bu ifadeden ahirete iman ortaya çıkıyor. İslam’a göre ahirete iman: Allah’a iman esasının zaruri icaplarından. Ahirete imanında problemi olanlarda iman buhranı oluşur.
İnsanoğlunun yaratılış gayesi: yeryüzünde Allah’ın halifeliği vazifesini yerine getirmekiçin yaratılmıştır. Bu dünyada insanın bütün hareket ve davranışları halifelik görevinin yerine getirilmesini amaçlar. İnsanın dünya hayatı sınavdır. Her anı kayıt altına alınarak din gününde defteri önüne konacak. Vay vay küçük, büyük demeden her şey burada yazılı denecek. Bu sınavını başarıp cenneti kazandığı veya sınavda başarılı olmayıp cehenneme layık olduğu kesinleşecek. Dönüşü olmayan bir yola girmeden önce İslam’a tabi olmak her Müslüman’ın gayesi olmalıdır. Bunun için iman buhranından kurtulup Kayıtsız şartsız Allah’a teslim olmak gerekir. ‘’ Ey insanlar! Rabbinizden size kesin bir delil( Allah’ın Resulü Muhammed) geldi ve sizin yolunuzu aydınlatan apaçık bir nur (Kur’an-ı) indirdik.’’(Nisa suresi;174.ayet.) Göze nispet ışık ne ise, akla nispetle vahiy de odur. ‘’ Ama Allah’a inanıp Onun(vahyine) sımsıkı tutunanlara gelince onları, yakında kendi lütfundan rahmetinin içine koyacak ve onları kendisine giden dost doğru yola iletecektir.’’(Nisa suresi;175.ayet)
İman buhranından kurtuluş: O halde ‘’ Ey iman edenler! Allah’tan( gelen ilkelere sımsıkı sarılın ve şeytanın adımlarını izlemekten titizlikle) sakının! Herkes (kendini şimdiden hesaba çeksin ve ) yarın (ki ebedi hayat) için ne hazırladığına baksın! (evet) Allah’a yürekten saygıyla bağlanın! (hiç kuşkusuz) Allah, (bütün) yaptıklarınızdan haberdardır.’’(Haşr suresi;18.ayet) ‘’ Ve sakın ola ki, Allah’ı unutan ve bu yüzden O’nun da kendi benliklerini (ve insanlıklarını) kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayın! (çünkü) onlar, (Allah’ın bahşettiği nimetleri kötülük amacıyla kullanarak) yoldan çıkmış olan kimselerdir.’’(Haşr suresi;19.ayet) Bunun içindir ki, ‘’Cennetliklerle cehennemlikler (asla) bir olmaz; (dünyada ve ahirette) kurtuluşa erecek olanlar, ancak cennetliklerdir.’’(Haşr suresi;20.ayet). Fakat bunu hak edebilmek için, omuzumuzdaki sorumluluk yükünün farkında olmamız, hayatımızı Kur’an-la inşa etmemiz gerekir. O zaman iman buhranından kurtulur, hidayete ereriz.
İman buhranından kurtulmak için: Müslüman içinde yaşadığı toplumun etkisinden ve yetkisinden kurtulması gerekir. Bunu için : ‘’Sen ey Rasül! Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! (Açıktan) inkar edenlere ve iki yüzlü davrananlara uyma! Unutma ki Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir.’’(Ahzab suresi;1.ayet). Aslında yapılması serbest olan bir davranıştan sırf toplumsal baskıdan çekinerek vazgeçmek ve o kolektif yanlışı sorgulamamak, bu ilahi uyarının gerekçesini oluşturmaktadır. ‘’(sadece) Rabbinden sana bildirilene uy! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.’’ ‘’Ve yalnızca Allah’a dayan zira dayanak ve savunucu olarak Allah yeter.’’(Ahzab suresi;2-3.ayet). Toplumsal baskıya karşı ‘’koruyucu otorite’’ olarak Allah yeter. Toplumun nesnesi olmak istemeyen, mutlaka daha üst otoriteye dayanmalıdır. O Allah’tır. İnsan o zaman toplum içindeki özelliğini muhafaza eder.
İman mefkuresi: ‘’Rasul Rabbindenkendine indirilene (önce kendisi) iman etti, sonrada müminler. HepsiAllah’a , meleklerine, mesajına ve elçilerine inandılar: O’nun elçilerinden hiç biri arasında ayırım yapmayız. İşittik ve itaat ettik; bağışlamanı dileriz ey Rabbimiz: zira varış sanadır!’’(Bakara;285.ayat) ‘’ Allah kimseyi taşımayacağından fazlasıyla mükellef kılmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehinedir. İşlediği kötülükte kendi aleyhinedir. Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak, bundan dolayı bizi cezalandırma! Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi sorumlu kılma! Günahlarımızı affet, bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bizim mevla’mızsın; Kafirler güruhunakarşı, Sen bize yardım et! ‘’(Bakara suresi;186.ayet) Parçayı görene düşen bütünü gören Allah’a teslim olmaktır. Bunu bilen her kula ise bu bilinçle dua etmek yakışır. Müslüman’ım diyen her kesin iman nuru ile aydınlanıp, iman buhranından uzaklaşarak, Allah’ın mesajını hayat tarzı haline getirmesi dilek ve temennisiyle!