- 08-03-2021 17:24
- 136
“İnsan Hakları Eylem Planı” geçen hafta Salı günü Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandı. Merakla beklenen plan kapsamlı idi.
Önce “Yargı Reformu” olarak deklere edilip sonra ismi “İnsan Hakları Eylem Planı” olarak değiştirilen Planın tümü iki yıl içinde hayata geçirilecek.
Elbette bazı düzenlemeler çok daha kısa sürede hayata geçirilecek. Bazı düzenlemeler ise belirli plan ve programlar gerektiriyor.
Hukukta “Coğrafi Teminat” olarak bildiğimiz, Savcı ve Hâkimlerin de muzdarip olduğu, görev yaptıkları yerden başka bir yere sürülmelerine engel olmak için yapılacak düzenleme ile Savcı ve Hâkimler daha rahat karar verebilecek.
Hâkim ve Savcıya Coğrafi Teminat vermediğiniz zaman; Hâkim vereceği kararda, Savcı iddianame hazırlayıp hazırlamamada tereddüt edecektir.
Bu durum da Adaletin aksamasına neden olacaktır. “Coğrafi Teminat” düzenlemesi ne zaman yasallaşır? Bilinmez. Ancak düzenleme yapılması yetmez uygulanması da gerekir.
Plan içinde yer alan maddelerden biri de hayvanların şu anki haliyle yer alan mal olarak görülmesi yerine onların da can olarak nitelenmesidir.
Böylelikle Hayvanlara karşı işlenen suçlar artık Cana karşı işlenen suçlar kapsamına girecek. Dolayısıyla hayvanların öldürülmesi, yaralanması, şiddet görmesi daha ağır cezalara çarptırılmaya sebep olacak.
Bir başka madde ise İdareye yapılan başvuruların cevap verme süresinin 60 günden 30 güne düşürülmesi oldu. Böylece idareler daha kısa sürede cevap vermek zorunda kalacak.
İdarelerin 60 günlük uzun cevap verme süresi beklenmeyeceği için yani 30 günlük kısaltılan süre ile davaların süresi kısalacak.
Türkiye’de şikâyet edilen ve en çok mağduriyet yaşanılan konulardan biri de uzun tutukluluk süreleridir. Uzun tutukluluk süreleri sonunda sanığın beraat etmesi mağduriyete neden olmaktadır.
İnsan hakları eylem planında bununla ilgili bir düzenleme yer almaktadır. Buna göre yaşanan mağduriyetin giderilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmadan oluşturulacak komisyon marifetiyle zarar telafi edilecek.
Başka bir madde ise İdari Mahkemelerin gerekçeli kararlarını 30 gün içinde yazma zorunluluğunun getirilmesidir.
“Geç gelen Adalet, Adalet değildir” prensibine göre adaletin gecikmemesinin sağlanması gerekir. Bunun için de sürelerin olabildiğince kısaltılması gerekir.
Bununla alakalı olarak Davaların uzun sürmesi şikâyetlere ve mağduriyetlere neden olmasın diye her davanın hedef süresi olması gerekir. Bu Planda bu da düşünülüp her dava için belirli hedef süre konulacaktır.
Bir diğer madde memurları ilgilendirmektedir. Memur olup Hukuk Fakültesini bitirenler Avukatlık stajı yapamamaktaydı.
Bir işyerinde çalışıp SGK primi ödeyen memur Hukuk Fakültesini bitirdiği halde Avukatlık stajını yapamadığı için okuduğu Okul bir bakıma boşuna idi.
İnsan Hakları Eylem Planına göre artık memur olup ta Hukuk Fakültesini bitirenler yaptıkları işin yanında Avukatlık stajını da yapabilecekler.
Hukuk Fakültelerinin sayısının giderek artması ve ders verecek hocaların olmaması niteliği düşürmüştür. Artık buna bir dur demek gerekir.
İşte bu yüzden İnsan Hakları Eylem Planı açıklamasında Hukuk Fakültelerinin 5 yıla çıkarılacağı söylendi. Ayrıca Hukuk Fakültelerine alınacak öğrenci sayısının gözden geçirileceği de açıklandı.
Şu anda sadece Batman’da 500-600 Avukat var. Bu sayı Batman için çok fazla. Diğer İller için de aynı fazlalık söz konusu.
Her yerde bir Hukuk Fakültesinin açılması, Vakıf Üniversitelerinde Hukuk Fakültelerinin açılması ve ders verecek hocaların olmaması Adaleti zedelemektir.
Bir diğer önemli konu ise Ceza Davalarında; taciz, tecavüz, adam öldürme gibi Katalog Suçlarının sayısının azaltılması yani daraltılmasıdır.
Ayrıca Katalog Suçlarından herhangi biri ile yargılanan sanık hakkında hemen tutuklama kararı verilemeyecek somut deliller aranacaktır. Bu da gereksiz tutuklamaları önleyecektir.
Hâkim ve Savcıların iş yüklerinin azaltılması amacıyla Hâkim ve Savcı Yardımcılıkları ihdas edilecektir. Hâkim, Savcı ve Avukatlara AYM’ de staj imkânı getirilecek.
Gayri Müslimler için bir düzenleme getirilerek; özel ve kamu işyerlerinde çalışanlar ile öğrenciler kendi dini bayramlarında tatil yapabilecekler.
İşkenceler ile ilgili herhangi bir iddia söz konusu olduğunda zaman aşımına uğradı diye bir durum söz konusu olmayacak ve idari soruşturma yapılabilecek.
İfade verme ve ifadeye çağırma durumlarında gözaltına alma durumu mesai saatleri dışında uygulanmayacaktır.
Yaşlılık nedeniyle veya sağlığı elvermediği için Cezaevinde tek başına hayatını idame ettiremeyen mahkûm veya tutukluların Denetim serbestlik uygulamalarından faydalanması sağlanacak.
Buna benzer daha birçok uygulama öngörülmektedir. Ne zaman hayata geçirileceği ile ilgili takvim sanırım önümüzdeki hafta açıklanacak.
Ancak Planın içeriği ne kadar iyi olursa olsun pratiğe geçirilmediği müddetçe çok anlamlı olmayacaktır.